Zamanla bir yerde durmak insanı sıkmaya başlıyor. Ruhunuz rahatlasın diye akıp geçmek istiyorsunuz başka diyarlara… “seyahat edin, sıhhat bulun” tavsiyesi çerçevesinde kanat çırpmak lazım bazen. Bulunduğunuz memleketin kıymetini daha iyi anlamak belki bu tür seyahatlere de bağlı olabilir. Bir hafta sonu kaçamağı olarak İstanbul iyi bir mekan. Yağışlı zamanlarda pek tercih edilmese de gidenleri memnun etmeden göndermez İstanbul… Bir boğaz gezintisi, bir teknede balık birçok derdinizi unutturtur. Siz koskoca İstanbul’dasınız? Bendenizi gezintileri biraz faklı bir rutin içeriyor. Eş dost muhabbeti ile geçiyor saatlerim. Süleymaniye’de Bayram Sabah’ı şiirinin okunmasının birkaç gün sonrası Süleymaniye camiinde bir vakit namaz ve ardından köşedeki lezzeti damaklara kalksın istenilen bir kuru fasulye ziyafeti iyi gider. Üniversite okuyan gençlerin arasında Vefa’ya giden ara sokakları aşarak restore edilmiş mekanlarda fikirleri tokuşturmak, ruhları coşturmak, tarihin ardından koşturmak düşünülmesi ve hissedilmesi gerekli şeylerdendir. Muhabbetin en koyu yerinde dahi böyle tarihi bir mekânın içinde olmak tarihin içinde olmayla eş bir şey olsa gerek. Her şey aslına uygun inşa edilmiş ancak bizim kostümlerimiz uyum göstermiyordu. O akşam Üsküdar’daki Yedi Hilal Derneğinde aynı mevzuları konuşuyorduk. Yaşları otuz beşi devirmiş ya da kırkı hafif geçmiş adamları ile üniversite gençliği arasındaki algı dünyası konuşuluyordu. En doğrusu bizim çocukken yaptıklarımızdı diye gururla anlatışlarımız yok mu? Çok geçmedi o zaman ile bu günler arasında… Ancak zaman ne kadar da çabuk değişmiş. Müslümanlar olarak batının ürettiğini hızla tüketen, kelimeleri ve kavramları birle ödünç kullanan bir nesil olduk. Çağın hali hazırdaki hali ile başını yarım yamalak geri çevirse göreceği mazi büyükleri çok yoruyor. “O zamanlar öyleymiş” sözü de bir gün demode olacak. Genç babalar çocuklarını gençliklerinde kazandığı İslami değerler ile yetiştirmek istiyorlar. Bunun için eskiden evlerde yapılan sohbetler yerini derneklerde konferans ve seminerler aldı. Lokaller eskinin özlemiyle mescitler ve kitaplıklarla donatılıyor. Yer minderleri ve ikram edilen çaylar yerli yerinde duruyor. Yedi Hilal genç bir dernek… Bir zamanların bıçkın delikanlıları modernizmin ve post modern darbelerin savurduğu İslamcıları toparlamak ve yeni nesilleri inşa etmek üzere kurulmuş bir dernek. Akil adamlarla yapılan istişareler ve çağın gereklerini iyi okuma çabası üzerinden planlan faaliyetler göz dolduruyordu. Konuşmalara arasında sosyal medyada elli bin takipçisi olan bir denek. Bir önceki nesil internetin sakıncalarını öne alırken yeni jenerasyon interneti daha etkili olarak nasıl kullanabiliriz, diye düşünmeliler. Daha önce İslamcı gençliğe ve İslam dünyasına kalemleriyle eylemleriyle yön veren alimlerin, şehitlerin sözlerinden rehber tutmuşlar kendilerine. Hem fotoğraflarını hem de bir sözlerini afişlemişler ve her tarafa aşmışlar. Sözün özü: biz bunları okuyor ve bunları takip ediyoruz diyorlar. Bir derneğin kimlik bilgileri bu alimlerin olması ne kadar da anlamlı. Yakın zamanda İnegöl’ümüze de izdüşümü bir olabilecek bir güzellik. Gençlik için yüreğinde dert taşıyan bir avuç insan mühendisi ile, avukatı ile eğitimcisiyle, memuruyla, üniversitelisiyle, felsefecisiyle vb.ile hemdert olduklarını anladılar ve bu satırların sahibi de bunlara şahitlik ediyordu. İnternet adresinden Yedi Hilalin manifestosunu okumak ve faaliyetlerine katılmak amaçları hususunda bilgi edinmek isteyenler nasıl bulacaklarını bilirler. Lakin benim gibi bir yağışlı bahar günü İstanbul diyenlere selam ederim.