Nihayet 2021- 2022 Eğitim Öğretim Yılı başlıyor. Öğrencilerimiz büyük bir heyecanla okullu oluyor. Uzun bir ayrılıktan sonra öğrencilerle buluşacak olmam bana büyük bir mutluluk vermektedir.

Bu başlığı yüreğimin coşkusuyla yazdığımı belirtmek istiyorum. Parmaklarım klavyeye dokunurken yeni okula başlayan öğrencinin heyecanı içinde olduğumu söylemek istiyorum. Öğrencilerimizle, öğretmenlerimizle, velilerimizle uzunca bir aradan sonra buluşmak insana farklı bir heyecan katıyor. Bunu ben mi iliklerime kadar yaşıyorum, yoksa herkes mi öyle çok emin değilim ama ben gerçekten öğrencilerimle yeniden buluşacağım için çok mutluyum.

Eğitimin en vazgeçilmez hizmet olduğuna inanan ve her şeyin insanı sevmekle başladığının bilinciyle ve sorumluluk duygusu içinde olmanın mutluluk ve sevinciyle öğretmenlik heyecanını yaşıyorum.

Okulların yöneticileri, öğretmenleri ve çalışanları, hayata gülümseyen, mesleğini benimseyen, görevini önemseyen, geleceğimizin teminatı öğrencilerimizi; bilimin öngördüğü kurallar ve koşullar içinde; sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı bir ciddiyetle, yeteneklerinin el verdiği en üstün başarıya ulaştırmak için var gücüyle çalışacaklarına inanıyorum.

Okulların kapalı olması, toplum olarak her bireyi ama az ama çok olumsuz etkiledi. Okulları sadece bir bakım merkezi ve öğrencilerin can sıkıntılarını giderecek bir yapı olarak görmek, hem öğretmenlere hem de okullara karşı yapılmış en acımasız bir bakış açısıdır. Okulların gerçekte toplumun sosyal deney merkezi olduğunu kabul etmek gelişimin ve değişimin habercisidir. Bu bakış açısı okulların toplumu aydınlatıcı yönünün açığa çıkmasına neden olur.

Yaşamın küçük örnekleri okullarda deneyimlenirken; öğrencilere kendini tanıyan, yeteneklerini bilen, duyarlı, düşünen, düşündüğünü uygulayabilen soran, sorgulayan, eleştiren, iyiden, doğrudan, güzelden yana tavır koyabilen, aydınlık gelecek için sağlam karakterli bireyler yetiştirmek en büyük ideal olmalıdır.

Öğretmenin amacı kendisine emanet edilen öğrencileri, okulun çatısı altında hiçbir ayrım gözetmeksizin eğitebilmelidir. Öğretmen yüreğindeki sevgisini, belleğindeki bilgisini, kişiliğindeki çizgisini, öğrencileriyle paylaşabilmelidir. Geleceğe güven duyan, özveri ve saygı ilkeleri ile birbirine kenetlenmiş, beynini, gölünü, yüreğini, emeğini eğitime adamış öğretmenler bu ülkenin kuruluş, kurtuluş ve şahlanış reaksiyonun temsilcisi olmalıdır. Bu temsilcilik, onu diğer insanlardan farklı kılmakta, aydınlık geleceğin temelini bu miğfer duygular oluşturacaktır.

Yönetici ve öğretmenlerin sorumluluğu kadar velilerin de en az öğretmenler kadar sorumluluklarının olduğunu bilmek gerekir. Veliler öğrencilerini okula göndermekle bazı sorumluluklarını adeta unutur gibi işlem yapmaktadır. Çocuğumu yazdırdım ya bundan sonrası nasıl olsa gelir "diye lütfen düşünmeyin. Öğretmenlerimiz çocuklarımızı en yi şekilde tanıyacak, onlara en iyi eğitim vermek için uğraşı içinde olacaklar. Sizlerden öğretmenleri çalışmalarına katkıda bulunmaları elzem oluyor. Öğrencinin başarısı iletişim becerisinin başarısına bağlıdır.

Çocuklarımızı geleceğe hazırlarken, şikayetçi olduğumuz eğitim sistemimizi biraz sorgulamamız gerektiği kanaatindeyim. Zira bilgi birikimi ile sorunların çözülemediğine şahitlik yapmaktayız. Kültürel değerlerin eksikliği gün geçtikçe daha fazla hissedilmektedir. Anne-Baba ve öğretmenler, hatta toplumun bütün katmanları gençlere geleceğe dair hedef gösterilirken her ne olursa olsun çok para kazanmayı amaç haline getirmemelidir. "Tost yiyen, test çözen" büyüğe saygıyı unutan, değerleri benimsemeyen ve çevresini düşünmeyen, vefa duygusu hiç kalmamış, sadece kendi menfaatini düşünen bireyler yetiştirmek öğretmenlerin amacı asla olmamalıdır.

Bu amaçla öğrenciler, bilimin ışığı altında, kültürel değerleri benimseyen sosyal deney merkezi olan okullarda kendisine güvenen bireylerin yetiştirilmesinden emin olmak gerekir. Yeni eğitim öğretim yılının öncelikle çocuklarımıza, ülkemize ve bütün insanlığa huzur ve barış getirmesi dileğimle, saygılarımı sunuyorum.