Mevzu İnegöl ün gençlik yıllarımızdaki güzelliklerinden Datça Palamut Büküne kadar uzandı....

Geç kalınmışlıklar değil ....Sırada , yapılması gerekenlerin konuşulduğu hayatı anlamlandıracak projeler ..hayaller ...Gerçekleştirilmesi gereken..

Çayların biri gidip diğeri gelirken, spordan gelen Murat Giray dostumuzun sohbet sırasında sigaramıza da ortak olması...

Tadına doyulamayan bir çay kahvelik sohbetin üçüncü saatine girmesi..

Yusuf Savaşçı'nın kanımıza girip "Hadi gelin " telkinine ben kendimi kaptırmasam da Murat'ın hayalleri süsleyen bir yerin varlığında gülümsemesi, bu işin Datça da noktalanacağının göstergesi...

Konu Begonviller ve Taşev olunca dayanılmaz bir coşkunun yakalanması kaçınılmaz oldu...

Dostluğun sohbet, sigara ve çayın yanında gülümsemelerin de eklenmesi....

Kısacası; "Yaşamayı yaşamak istiyoruz bu solmuş cehennemde...."

KARGA BOKU

Köy yerinde ikindi vakti. Çıt yok. Herkes susmuş, sessizlik konuşuyor.

Zaman durdu sanki. Birden bir damlama sesi. "Şıp...Şıp!."

Alt mahalledeki çeşmenin musluğu bu. Tamir edilmeli.

O arada yan arsaya bir karga kondu. Tedirgin ama ürkek değil. "Gakk!"

Biraz etrafı kolaçan etti. Sağa sola baktı, yere pisledi. Sonra kanatlandı, gitti.

Gece bir yaban domuzu girdi o arsaya. Karganın pislediği yeri eşeledi.

Domuz eşeledikçe toprağın üstündekiler alta indi.

Aylar sonra bir fidan bitti orada. Karganın pislediği yerde.

Yavaş yavaş büyüdü. Dal oldu, yaprak oldu. Ve bir ağaç oldu.. İncir ağacı.

Önce karıncalar sardı ağacı. Sonra sinekler, sonra börtü böcekler.

En son da kuşlar. Böcekler ağacın filizlerini, meyvalarını yedi, kuşlar böcekleri.

Alakargalar da incirleri. Hayvanlar alemi o ağacın çevresinde bir dünya kurmuşlardı kendilerine.

Karganın pisliğiyle harcı karılan, domuzun eşelemesiyle temeli atılan bir dünya.

O yan arsada yaşam böyle süre giderken, bir insan çıktı ortaya.

Arsayı satın almış. Önce duvarlarla çevirdi dört tarafını.

Üstünü tel örgülerle sardı. Böylece domuzlar gelmez oldu.

Sonra börtü böcekten şikayet etti. Etrafı zehire boğdu.

Karıncalar, sinekler, böcekler bir bir öldü. Ardından onları yiyen kuşlar.

Sadece bir ağaç kaldı ayakta. Hayvan mezarlığında bir incir ağacı. Tek başına.

En son onu da kesti adam. Oradaki hayatı bitirdi. Bir çuval inciri bok etti!

İnsan denilen yaşam türünün bilimsel adı, Homo Sapiens.

"Düşündüğünün üstüne düşünebilen insan" demek.

O zaman düşünelim. Herkes kendisine sorsun.

Çevreye, doğaya bir karga boku kadar katkım var mı?

(Alıntı)