Herkes O'nun varlığından haberdar olmak istiyor. Herkes O'nun varlığının ispat edilmesi talebinde bulunabiliyor.

Zamana ve mekana muhtaç olmama bilincini kabullenememiş insanoğlu, O'nu bu zaman ve mekan şartlarında görmek, hissetmek ve anlamak istiyor. Görmediği, hissetmediği ve anlamadığı yerlerdeyse O'nu reddetmenin gayet doğal bir süreç olduğunu iddia ediyor. Ateist oluyor. İman Ehli olup bu durumu kavramakta zorluk çeken pek çok Ehli İman da kudretin kaderle olan ilişkisini tam olarak kavrayamadığı için akideye uygun olmayacak sözler söylüyor.

Yaratıcıyı yaratıcı gibi düşünmek mümkün değildir. Yaratıcıyı yaratıcı gibi düşünmeye kalkmak doğal olarak insanı önce kendinden, sonra da imandan uzaklaştırır. Bu, derin bir sarsıntıdır. Bir ateistin düşüncesine katkı sunar.

Allahu Zülcelal'in bize dokunacak bir hayrı veya şerri belirleyici olmasını arzu etmememiz gariptir. Bize hayır, karşımızdakine şer nasip etmesini istediğimizde bu kudretin adaletle tecelli etmesini niyaz ederiz. Bu durum içinde müdahalenin gerekliliğinin bizi bir anda robota çevirdiği görüşüne düşmek, hiç şüphesiz nefsani bir düşkünlüktür.

Kader, her demde O'nun mührünün olmasıdır.

İnsanın kendi eliyle yaptığı, bir şeyin kendi isteği dışında hareket edebilmesi adına geliştirilmeye çalışılan yapay zeka, ilerleyen dönemlerde daha farklı haller alabilecek. Ellerimizden çıkan robotun öğrenme kabiliyetiyle kendini geliştirmesini isteyeceğiz. Daha biz ona yeni bir şeyler öğretmeden kendi araştırmalarını kendisinin yapmasını ve yine kendini geliştirerek bize hizmet etmesini isteyeceğiz. Bir vakit sonra ehli küffarın kendisini bu noktada tanrı gibi görebileceği de aşikar olmaya başladı. Robotların yapıcısına karşı hak iddia eder olması konuyu daha da çetrefilli bir hale getirebilecek.

Bir gerçek bu durumu alt üst ettiğinde, yapıcıların robotların kendi kaderini kendilerinin tayin edemediğini görmelerine sebep olacak. Ne yapabilir olurlarsa olsunlar ömürleri tükenecek. İleri tekniklerle olsa dahi robotların da pilleri tükenecek. Onları yenileyecek olana muhtaç olacaklar. Biz robot muyuz demelerine sebep olmayacak kadar geniş imkanlarına karşılık, onların yapıcılarının onlar hakkındaki bilgileri onlardan üstün olacak. Bu durumda ehli küffara kaderi ve yaratıcıyı daha kolay anlatabileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İman, kendisi gibisini görmekle dahi mümkün olmaz. İman, ancak ve ancak Rabbimiz tarafından ihsan olunur.

Kader, mutlak yaratıcının varlığına işaret eden ve O'nun gerçekliğini ehli küffar için örtendir.

Bazılarının işte tam da bu noktada "Madem bizim imanımız O'nun elindedir, neden bizde suç var?" demeleri ne ilk ne de sondur. Ulaşana kadar bilinmeyen, ulaşıldığında kabulün zevkine erişilen iman için akli bir anlayış çabası büyük bir hezimettir.

İnsan iman etmeyi talep eder. Her şey gibi bu isteğin de karşılığı vardır. "Neden vermeyecek olsun ki?" sorusu Kalubela 'da, yani bundan evvel bize sorulmuş sorunun karşılığıdır. O'nun zatı tecellisini görüp de O'na boyun eğmeyenler için yeni bir imtihan vesikası olan dünya alemi bir tekrar olmakla beraber, yine her şey O'nun hükmündedir.

Hakimiyetin kabulünün zorluğu kaderi kavramakta en büyük illettir. Anlamak ile mümkün olsaydı izah edilebilirdi. Kişinin kendini Zatı İlahi'ye bıraktığı bu alan için, iman demekten başka ne öngörülebilirdi.

Ardınızda duran arkadaşınız kendini bana bırak dediğinde, arkadaşınıza olan güveniniz kendinizi boşluğa bırakmanıza yardımcı olur. "Nereden bileyim ya tutmazsa" derseniz asla kendinizi bırakamayacaksınız.

"Bu kadar basit olamaz." demeyin. Konu aslında bu kadar basittir. Basit bir dostluk testidir. Hz. İbrahim Efendimiz ne ateşe atılırken ne de oğlu İsmail için kesilme emri geldiğinde kendisine bir yardım geleceğini ve olayın bambaşka bir yere varacağını biliyordu. Göreceli bir garanti olmadan kendini bıraktığı ateş ve eline aldığı keskin bıçak O'nu Rabbi karşısında Halilullah eylemiştir.

Kader, dost elinde kendini yok sayma imtihanıdır.

İmtihan imandır. İman sözle başlayan, fiille devam eden bir hayattır. Cümlesi hayattır bu düzenin, insan kurduğu cümlenin içindedir. Nerede olduğunuza göre değişkenlik gösterdiğinizi sansanız bile her şeyin sahibi Hz. Allah'tır.

Kader, cümlenin sahibini tanıma yolculuğudur.