Hiçbir şey yapamasa da kendisini sorumlu bilirdi. Müslümanların haliyle hallenmek, ülkesinin durumu hakkında bilgi edinmek istiyordu her zaman. Bu sebeple her vakit haberleri takip ederdi. Dizi film izler gibi hissediyordu bazı haberleri okuduğunda. Geçen aylardaki Katar krizi karşısında ki, ülkesine yönelik girişimlerdi bunlar, tedirginliğin olduğunu hatırladı.

Şimdi de küçülen dünyada Arabistan'da olan gözaltılar, ılımlı İslam'a dönem çağrısı... İsrail'in ılımlı ittifak vurgusu... Amerika ve İngiltere yönetimlerinin Riyad'da yapılanlara destek açıklamaları... Tüm bunlar dünyanın yıllar sonra tekrar kutuplaşmaya dönüştüğünü gösteriyor.

Savaş çığlıkları atmak içten bile değil. Yumuşak yumuşak söylüyorlar ama kalplerde başka hisler var. Diplomasi dili fark edenler küresel çapta bir değişiklik olacağını öngörüyorlar. Bunun doğru ve haklı bir değişim olmasını herkes ister. Bir haktan doğan müdahale, bir zulmü yok edip adaleti tesis edecek her bir tavır alkışlanmalıdır insanlık adına.

Lakin herkes biliyor ki Türkiye'nin bölgede yükselen ve parlayan yıldızı bazılarının fersiz gözlerini daha da görmez hale getiriyor. Türkiye'yi çekemeyenler çok planlıyorlar, çok tertip ayarlıyorlar lakin ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Bu "onlar bir tuzak hazırlıyorlar Allah da onlar için ayrı bir tuzak hazırlıyor" ayetinin düşündürdü. "Bu zafer günlerini insanlar arasında dolaştırırız" ayeti kerimesini hatırlayınca zaferi hak edecek güzel insanların büyük gayretlerinden gurur duydu.

Gazete haberleri, internet haberleri, ulusal haberler, yerel haberler bir göz temasının dokunuşuyla zihnine akıyor, anlamlı birer cümle haline geliyordu. Ortadoğu'da yapılan her hareketin hedefinde Türkiye ve Türkiye'nin yönetimin olduğunu artık sağır sultan dahi bildiğini biliyordu. Uzun metrajlı bir dizi film gibiydi. Bir defa denediler başaramadılar, ardından bir daha denediler olmadı, bıkmayacaklar ve bitmeyecek bu çekememezlikleri.

Böyle zamanda galipler ilk yenilgilerini aldıklarında uzun zaman kendilerine gelemezler. Kızgın bir ruh haliyle yeniden planlar yaparlar. Gözlerinin kapayıp düşündüklerinde her şey milimi milimine hesaplanmıştır. Göklerden gelen ufak bir karar yıllarca hazırlıkları sürmüş bir planı altüst eder. Bunların her birini biliyordu. Göklerin rızasını kazanacak cömert ve yiğit bir gönül çıkması lazımdı. Millet onun etrafında toplanacak, o da sırtını yüce Rahmana dayandı mı gerisi merak edilecek konu değildi.

"Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler." İşte şimdi karşı karşıya gelmeye başlıyoruz, diye düşünürdü hep. Irak ve Suriye topraklarında, binlerce masum sivilin olduğu o kıymetli bölgede savaş çıkaracaklar.

Kendi dindaşlarına karşı doların yanında yer alacak Araplar acaba bu filmi daha önce seyretmediler mi? Ufak tefek sorunları İslam ülkeleri kendi aralarında çözebilirler ama bırakmıyorlar. Batılı ajanlar bir an boş durmuyor daim kazanı kaynatıyorlar.

Okumalarından elde ettiği bilgilerde bunu söylüyordu. "Bir derede iki balık kavga ediyorsa oradan bir İngiliz geçmiştir" atasözünü de unutmazdı.

Lakin Kaderin üstünde bir kader vardır. Şimdi o kadar yardımsever, cömert Anadolu insanından yanında. Gazete haberleri ne yazarsa yazsın, televizyonda ajanslar ne haber geçerse geçsin geleceğin güzel olacağını inancı tamdı.