Ramazan Bayramı bitmiş, bayram boyunca neler olmuş diye haber sitelerinde bayram haberlerine göz atıyordum. Bir haber sitesinde 'CHP'li olan bir belediye başkanının emriyle Suriyeli olan insanların plaja alınmasının yasakladığını' okudum. İçimden bu adama kızdım ve buğz ettim.

Bir taraftan da şunu da düşünmedim değil, acaba görevli zabıtalar, plajda olan insanların hangisinin Suriyeli, hangisinin başka bir ülkeden olduğunu nasıl anlıyor? Suriyeli vatandaşların alınlarında Suriyeli mi yazılıydı? Bu damgalara bakarak mı Suriyeli vatandaşları plajdan atıyorlardı? Bu haberde bir bit yeniğinin olduğunu kendimce düşündüm. Başka haber sitelerini karıştırmaya başladım.

Başka bir haber sitesi de şöyle yazıyordu 'Plajda seyyar satıcılık yapan, plajda denize girenleri ve güneşlenenleri rahatsız eden Suriyeli seyyar satıcıların tezgahlarına el konuldu, insanları rahatsız etmemelleri için plajdan çıkarıldılar.'

Şimdi bu haberleri yan yana koyduğum zaman ikinci haberin daha doğru olabileceği konusu mantıklı geliyor. Birinci haberin algıya yönelik, vicdanıyla cüzdanı arasında sıkışmış insanın yaptığı bir haber olabileceği düşüncesi oluştu.

Yıllar önce Adli Yıl açılış konuşmasında Yargıtay Eski Başkanı 'Yargı erki vicdanıyla cüzdanı arasında kalıyor.' sözüyle tarihe geçen bir konuşma yapmıştı. Bu konuşmadan sonra ilgili kişi emekliliğini istemişti.

Basın halkın kulağı, gözü, duygusu, kalemi olması gerekir. Taraf olabilir ama yaptığı haberlerle objektif olmayı seçmeli. İnsanları yanlış yönlendirecek maniplasyonlardan uzak durmaya özen göstermeli. Beklenti bu ama maalesef son zamanlarda basın gerçek anlamda imtihanını veremiyor. İlla ki, bir tarafa kendini yamamak zorunda kalıyor, taraf oluyor, objektifliğini kaybediyor.

Bir başkasının malını izinsiz almanın tarifi hırsızlık olarak tanımlanmakta. Ben objektif basının varlığını çok ama çok önemsiyorum çünkü taraflı yayın bazı insanlara haksız kazançlar elde etmesini sağlayabiliyor. Emeksiz rahmet, emeksiz kazanç hırsızlık değil mi? Bu da düpe düz hırsızlıktır.

Basın vicdanı ile cüzdanı arasında kalmadan objektif bir şekilde şahsiyetini koruyarak amme hizmetin yerine getirmeli. Önüne atılacak bir kemik parçasına vicdanını satmamalı. Yapacağı haberi kendi namusu gibi görüp, objektif bir şekilde insanlara aktarabilmeli, önüne kemireceği kemiğin atılmasına tenezzül etmemeli. Belki o zaman demokratik yaşamın temeline kaynaklık eden özgür basın hizmetini yerine getirmiş olur.