VİCDAN

Son zamanlarda insanlar mı kötüleşti yoksa hayat şartları mı bu kötülükleri getirdi bilemeyiz ama yolunda gitmeyen birçok şeyin olduğu günler yaşamaktayız.

Geçtiğimiz hafta sosyal medyayı çok fazla meşgul eden; kimilerine göre "reklam amaçlı", kimilerine göre "kadınsa hak etmiştir!" cümleleri, kimilerine göreyse "kadınların sesi!" olan Sıla ve Ahmet Kural çiftinin yaşadıklarını sosyal medyadan takip eden biri olarak düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Sosyal medyada bana göre akıl almaz yorumlar yapıldı. Bir kadın ağır bir şekilde şiddet gördüğünü tüm Türkiye'ye reklam amaçlı neden ve nasıl duyursun ki? Bence hayatının en güzel davranışını yaptı Sıla. Ülkemizde o kadar çok şiddet gören kadın veya çocuk var ki! Birçoğu her hangi bir güvencesi olmadığı için sessiz kalmayı tercih ediyor. Oysa tüm şiddet gören kadınlar susmasa, ses çıkarsa, gerekli yerlere başvursa buna cesaret edebilecek erkek kalmaz ülkemizde. Cesaret etmeye kalkışırsa da en azından cezasını alır diye düşünüyorum.

Şiddete her ne amaçla olursa olsun karşı çıkanlardanım. Bir kadına, bir çocuğa nasıl el kaldırılır aklım almıyor hiçbir zaman. Bilerek veya bilmeyerek karşınızdaki cana nasıl zarar verebilirsiniz? Bu hakkı kendinizde nasıl görebiliyorsunuz? Hele ki birileri demiş ki "Hak etmiştir!" Yahu siz kim oluyorsunuz da böyle bir yargıya varabiliyorsunuz? Hiçbir kadın, hiçbir çocuk, hiçbir canlı şiddeti hak etmez. Mutlaka sorunlar vardır, mutlaka herkesin çektiği ayrı ayrı sıkıntılar vardır. Ama nedeni ne olursa olsun karşınızdaki kişiye zarar verme hakkını doğurmuyor!

Eğer sizler bu yazıyı okurken vicdanınızda bir rahatsızlık duyduysanız; bir kadına, bir çocuğa el kaldırmışsanız, fiziki veya sözel zarar vermişseniz; ve buna engel olamıyor aynı şeyleri yapmaya devam ediyorsanız; lütfen gidin tedavi olun. Her şeyin bir çözümü var. Bu dünyaya gelmemizin nedeni birilerine dünyayı zindan etmek değil. Aksine birlik ve beraberlik içinde yaşamak için varız. Aramızdan birkaç kişi bile hayatını ve başkalarının hayatını değiştirmek adına değişmeyi kabul eder ve bunun için çaba gösterirse inanın şehrimiz, ülkemiz, yaşadığımız yer daha yaşanılabilir bir hal alacak.

ESAS SUÇLU VEYA SUÇLULAR KİM?

Yazımı eveli gün yaşanan üzücü bir olayla bitirmek istiyorum. Minnacık henüz bir yaşında bebek, eğitime izin verilmeyen bir kreşte yemek yiyor daha sonra uykuya yatırılıyor. Çok kısa bir süre sonra çocuk kusuyor ve nefes borusu tıkanıyor. Her ne kadar ambulansla hastaneye yetiştirilse de çocuğu kaybediyorlar. Burada o kadar çok ihmaller söz konusu ki. Yargı kararını vermiş. Kreş sahibi şartlı tahliye edilmiş, çocuğa bakan kişi tutuklanmış.

Şimdi size soruyorum. Bu olayda esas suçlu veya suçlular kim? Birkaç defa şikayet almalarına rağmen hiçbir denetlemede bulunmayan yetkililer mi; bu kadar sorumluluğu almaktan korkmayan kreş sahibi mi; çocuklara bakan kişi mi? Suçlu ya da suçlular kim olursa olsun minik bir yavru hayata gözlerini yumdu.

Ailesine sabırlar ve başsağlığı diliyorum. Değerli anne babalar! Lütfen çocuklarınızı emanet ettiğiniz yerleri çok iyi araştırın. Eğitimle alakalı yerlere bırakacaksanız çocukları MEB'e bağlı olup olmadığına dikkat edin.

Bir daha böylesi büyük acılar yaşamamak dileğiyle...sağlıcakla kalın...