Johanna Spyri 53 yaşında yazdığı HEİDİ aracılığıyla ÇıpLak AyakLı ÇocukLar gerçeğinin üzerindeki toplumsal riya örtüsünün bir ucunu kaldırmak istemiş. Küçük kahramanı aracılığıyla çocuk kölelerin mazlum dünyalarına dikkat çekmek istemiş. Heidi İsviçre'nin toplumsal tarihinde hatırlanmak istenmeyen bir gerçeğin simgesi.Onun çıplak ayakları bugün çocuklara karşı işlenmiş büyük bir suçun yarattığı utancın simgesi.Heidi çıplak ayaklıydı;çünkü çıplak ayaklar,erkek ya da kız KöLe ÇocukLarı diğer çocuklardan ayıran bir simgeydi.İsviçre,18.yüzyılın sonundan 1960'lı yılların başına kadar çocuk sömürüsünün örneğine az rastlanan bir biçimini uyguladı.DevLete borcu olan boşanmış çiftlerin,fakir ailelerin çocukllrı,öksüzler,yetimler,ebeveyni cezaevinde olan ya da suça bulaşmış çocuklar,devlet ve kilise vasıtasıyla çalıştırılmak üzere başka ailelerin yanına yerleştirilirdi.Bu uygulamaya göre,papazların önderliğinde ailelerden toplanan çocuklar çiftliklere Kiralık olarak verildi.Veya şehirlerde kurulan çocuk pazarlarında dört yaşındaki çocuklar satışa çıkarıldı.O andan itibaren de sahipsiz çocukları arayan,tecavüze uğradıklarında ya da işkence gördüklerinde sahip çıkan olmadı.Çünkü toplumun gözünde onlar,suç işlemiş,boşanmış fakir ailelerin sözde Kurtarılmış çocuklarıydı. Böylece, ahırlarda hayvanlarla birlikte yaşayan,çoğu kez bir çuvaldan ibaret elbiseleri içinde hemen her zaman aç olan bu çocuklar toplumsal hayatın olağan bir parçası olarak kabul gördü.Bunun bir tür kölelik sistemi olduğu idrak edildikten sonra uzun zamanlar boyunca İsviçre'nin sözünü etmekten dahi kaçındığı bir tabu halinde üstü örtüldü.

DOLMABAHÇE CAMİİ

Dolmabahçe Camii, Sultan Abdülmecit'in annesi Bezmialem Valide Sultan tarafından başlatılıp ölümü üzerine Sultan Abdülmecit tarafından tamamlanan ve tasarımı Garabet Balyan'a ait olan bir yapıdır.

Asıl adı Bezmialem Valide Sultan Camii olan ama konumu nedeniyle Dolmabahçe Sarayı bütünü içinde düşünülüp birlikte anılan Dolmabahçe Camii, iki yılı aşkın bir yapım süreci sonunda 23 Mart 1855'te bir cuma töreniyle ibadete açılmıştır.

Caminin en belirgin biçimsel özelliği net bir kurgu ve geometriye sahip olmasıdır. Cami ve hünkar bölümleri, işlevlerine de bağlı olarak ayrı ayrı tasarlanmış ve sonra birleştirilmiş gibidir. Cami, kare planlı alt yapı üzerine kubbeli ve yüksek bir kitledir. Hünkar bölümü ise, dikdörtgen planlı prizmatik ve daha alçak bir kitledir. Bu iki kitle, caminin kuzey cephesi yönünde bitiştirilirler. Bu yapıdaki geometri egemen tasarım, ampir üslubunun veya yeni klasikçiliğin 19. yüzyılın ortasındaki son fakat en bütüncül örneklerindendir.