Allah'a hamd-u senalar, O'nun nebisi Hz. Muhammed Mustafa'ya salat- u selam olsun.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem : " Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi İslam'ı iyi anlayıp tatbik ettiğinin delilidir" buyurmaktadır
Öyle zamanlarda yaşıyoruz ki bize şifa olacak gıdayı bulmak için kırk türlü araştırma yapmak zorunda kalıyoruz. Öyle ki helalinden olsun, doğal olsun, organik olsun diye diye marketlik ürünlerden soğuduk.
Bu hale nasıl geldik? İşlerimiz yalan, hile, sahtekarlıkla doldu. Dilimiz yalana alıştı veya doğrular arasına yalan sıkıştırır olduk. Eski zamanlarda yaşayan insanların imtihanlarından da çetin bir imtihan içinde olduğumuzu düşünüyorum.
Hz . Ebubekir (ra) der ki: " Bir nevi harama düşeriz korkusuyla yetmiş çeşit helali terk eyledik.
Hasan Basri, Mekke'ye geldiği zaman Hz. Ali'nin soyundan gelen bir zatın sırtını Kabe'ye vererek vaaz verdiğini görür, hemen öne atılır ve ona sorar: " Dinin temeli nedir?"
Vaiz cevap verir: "Vera !" Dinin afeti nedir?" vaiz cevabı: " Tamah!" Hasan Basri, bu cevaptan o kadar memnun olur, hayret içinde kalır.
Vera ne demektir?
Vera; şüpheli olan her şeyi, ya da malayani'yi (boş söz ve işler) terk etmektir.
Bize ışık tutması niyetiyle onların hayatındaki "vera" dan örnekler verelim:
Abdullah bin Mervan'ın bozuk para diyebileceğimiz bir parası pis bir kuyuya düşüyor, onu çıkarabilmek için on üç dinar harcıyor. Sebebi sorulduğunda kuyuya düşen parada Allah Teala'nın ismi yazılıydı demiştir.
Bu imtihan dünyamızda vera verdiğimiz ağırlık ahretteki hesabımızı hafifletir.
Bişr-i Hafi'nin kız kardeşi Ahmed ibnu Hanbel'in yanına gelir ve derki: biz evimizin damında iplik eğiriyoruz, yanımızdan her tarafı aydınlatan (devlet adamlarına ait) meşaleler geçiyor. Bizim bu meşalelerin ışığında ipliklerimizi eğirmemiz caiz olur mu?
Subhanallah! Sorudaki şu inceliğe bakar mısınız.? Zaten soru bize soranın makamı hakkında bilgi veriyor.
İşte bu VERA' dır.
Vera'nın inceliğine bakmayan; ihsanın büyüklüğüne nail olamaz.
Atasözlerimiz büyük tecrübeleri içine aldığı için kıymetlidir bu kıymet sözü günümüze kadar ulaştırır. Kısa, özlü ve hikmet doludur.
Bu hikayelerde İslam ahlakının özünü, hikmetini içine alan atasözlerimiz gibidir. Bu hikmet pınarlarını bulmak, ihtiyacımız olan kısımlarını hayatımızın mihengi yapmak durumundayız.
İnsanoğlu önemsediği, değer verdiği konularda gösterdiği hassasiyet sebebiyle ustalaşır. Eserleri kıymet görür.
Kulluk konusunda gösterdiğimiz inceliklerle bizler kullukta ustalaşırız. Ama unutmayalım ki her usta işe başlarken çıraktı. Çıraklık, kalfalık ve ardından ustalık..
Hilekarlık yapıp ta mal-mülk için makam mevki için kısacası faniler için ahretimizi heba etmeyelim. Ömrümüz bir emanettir. Emanetimize sahip çıkalım.