Okul kantininde oturuyorlardı. "Biraz sonra çıkacağım" dediği andan itibaren yarım saatten fazla geçmişti. Ayrılmak üzere ayağa kalktı ve tokalaştılar. Masada çaylarını yudumlarken muhabbetlerine doyamadığı insanlardan biri matematik öğretmeni diğeri de edebiyat öğretmeniydi.

Hareketli ve bereketli geçen liseli yıllarını okulun yurdunda geçirmişti. Anılarını taze tutmak için her ziyaretinde köye gitmeden önce mutlaka okula uğrar ve adeta herkese geldiğinin haberini uçururdu.

Yurtta kaldığı yıllarda cemaatle namaz kılmak için sesli sesli kamet getirmesiyle tanınırdı. Sadece kendi değil akranları ile mükemmel bir dostluk halesi oluşturmuştu.

Şimdi uzakları yakın etmiş bir delikanlı olarak sıkça okulda görülmesi, kime, ne biçimde lazımsa ona yardımcı olması günden güne daha çok kabul görmüştü.

"Akşam falanca halı sahada maç var gel... Şu gençlere frizbi öğretelim spor salonunda geliver... Şu sınıf boş bir giriver de muhabbet et, nasihat et..."

Erzurum gibi memleketin bir ucunda tıp oku da bu kadar rahat ol, pes doğrusu... Erzurum'un taşı toprağı sarıp saçmalaması ruhunu...

Üniversite de hocalarından, arkadaşlarından pek memnundu... Sanki dünyaya sevmek ve sevilmek için gelmişti.

Yakın zamanda mezun olup da okulu ziyaret etmek bir kadirşinaslıktı. Lakin bir takım söz dokundurmalarına aldırış etmeden ve ziyaretini aksatmaması da büyük bir vefa örneğiydi.

Vefası güçlü olan bu delikanlıya bir iade-i ziyaret vacip olmuştur edebiyat hocasına...

Zira Erzurum'un karında kışında duygularını karlara karıp şiirleştiren bu kalem erbabı delikanlıyı görmek isteyenlere kelimenin gücü ile tanıtmaya çalışayım...

Yuvarlak sayılacak simasının çene altını çevrelemiş sarıya çalan taze sakalları mütebessim çevresine yakışmış.

Açık mavi gözleri keskin zekasını takdim ederken muhatabına, uzun parmakları da maharetinden bir işaret taşırdı her zaman...

Ayrıca bir öğrencinin, hocasının sırdaşı olması nadiren görülen bir durumdu, bilirsiniz. Bu güzel delikanlı, samimi tutumu ve sıcak hareketleriyle tüm hocalarının takdirini kazanmıştı.

Yola çıkılacak bir insan, sırdaş edinilecek bir koca bir gönüldü Semih...