Bugün içim çok rahatladı, sizinle de paylaşmak istiyorum.

Yaklaşık 6 ay kadar önce evden çıkarken kapının önünde birkaç kız çocuğunun bir şeyler sattığını gördüm. Hem mutlu etmek hem teşvik etmek maksadıyla bir kitap ayracı, bir de bardak altlığı aldım. Ücretini ödedim ve oradan uzaklaştım.

Birkaç gün sonra komşusun kızı kapıya geldi ve parayı iade etti. Anneleri hediye etmeyip sattıkları için sitem etmiş. Çocuklara ne kadar ısrar etsem de parayı tekrar veremedim. O halde size hediye alırım, hediyeleşmiş oluruz dedim. Gülümsediler ve gittiler.

6 aydır çocuklara verdiğim sözü tutamadım. Hastalandım. Covid'den dolayı çıkamadım, çıktığım zamanlarda unuttum. Fakat sizi temin ederim alacaklılarına görünmemek için çaba harcarsın ya çocuklar beni görecekler yüzlerine nasıl bakarım diye stres oldum. Karşılaştığım seferlerin birinde verdiğim sözü unutmadığımı yerine getireceğimi söyledim. İçlerinizden bazıları iki oyuncak alamadın mı diyecektir ama insan bazen öyle bir döngünün içine giriyor ki olmadı işte.

Bugün kapıda karşılaştık bakkaldan abur cubur almak için ellerindeki kuruşları sayıyorlardı. Ben de bütçelerine katkıda bulundum. Kabul etmek istemeseler de ısrar edince aldılar. Çok mutlu oldular, tabii ben de. Onlara bu olayı neden önemsediğimi anlattım ve özür diledim. Sizinle de paylaşayım beni bu kadar duyarlı yapan hikayemi. İsimleri değiştirerek kaleme alacağım.

Biz yoksulluk sınırında yaşayan bir aileydik. Neslihan isminde bir arkadaşım vardı, uzaktan da akrabaydı. Annelerimiz çok yakındı, babalarımız da. Hani bazen arkadaşın olur kardeşten yakın olur ya, öyle.

Figen Teyze'nin kız kardeşinin düğünü olacaktı. Bir gün hep birlikte otururken Figen Teyze Neslihan'a gelinlik alırken aynısından bana da alacağını söyledi. Yaşadığım kalp çarpıntısını, heyecanı, mutluluğu kelimelerle anlatamam.

O günden sonra her kapı çaldığında gelinliğimi getirmişlerdir diyerek kapıya, her telefon çaldığında gel gelinliğini al diyecekler diye telefona koştum. Zaman zaman düğün alış erişlerinden gelirler, alınanlara bakmak için bizi çağırırlar heyecandan ölürdüm. Fakat benim gelinliğim bir türlü gelmezdi. Neslihan'ın gelinliği de yok, daha sıra gelmemiştir, olabilir sonuçta, sen de hemen karalar bağlama derdim. Dua ederdim, unutmasınlar diye. Hayal ederdim kendi üzerimde.

Bir gün yine bizi davet ettiler. Allah'ım, işte orada, askıda, bembeyaz, uçuş uçuş, prenses gibi olurum onun içinde. Figen Teyze, alınanları bir bir gösterir, annemle yorum yaparak bakarlar. Bense gelinliğimi ne zaman verecekler diye sabırla beklerim. Neslihan mı ne yapıyor, Neslihan kanepeye uzanmış TV izliyor, onu ilgilendirmiyor sonuçta o benim gelinliğim.

Figen Teyze bir ara Neslihan'a "gelinliğini giy de Nezahat Teyzen görsün" gibi bir laf etti.
Ne kadar saçma! Düşündüm, ya dedim gardıroptan alıp giyecek, sen de hemen...

Neslihan askıdaki gelinliği aldı ve giydi, neler oluyor? Haaa anladım, aynı yaa odaya kadar gitmek istemedi. Çok güzel olmuştu. Bende nasıl duracaktı acaba? Bir süre daha oturduktan sonra annem izin istedi, bizi yolcu ettiler. "Anne gelinliğimi unuttuk, gelinliğim kaldı" iç sesleri kimse duymaz ki.

O gün o kadar üzüldüm, hayal kırıklığına uğradım ki beynim şöyle bir tepki verdi: "Belki daha alırlar, çarşıya çıkıyorlar, ne kadar sabırsızsın." Sabah oluyor, akşam oluyor derken düğün günü geldi çattı. Herkesin yüzünde gülümseme, Neslihan'ın da. Çok güzel olmuş, saçlarını da yaptırmışlar. Benim saçlarım yapılmasa da olurdu, gelinliğim olsaydı.

Şimdi düşünüyorum da sanırım biraz da safçaymışım, hala aaaa biz unuttuk sana vermeyi, şu gelin odasında giyiver gelinliğini diyecekler diye bekler dururdum. Saatler ilerleyip düğünün ortalarına gelindiğinde bana gelinlik alınmadığını net olarak anlamıştım. O gün insanların verdiği söze ne kadar güvenmem gerektiğini öğrenmiş oldum.

Sevgili babacığım; karşında kim olursa olsun ona bir söz verirsen ne pahasına olursa olsun tut. Eğer tutamayacağın bir durum söz konusu ise başını vursalar asla yaparım deme derdi ve böyle de yaşadın. Sen tahsil durumu ilköğretim olan birisin. Sana kim öğretti mert, cesur, sabitkadem olmayı? Kim öğrettiyse Allah ondan razı olsun.

Babacım, yaşadın tüm güçlüklere rağmen dürüstlükten taviz vermedin ve bize de bunu öğrettin. Bunun için sana minnettarım. Seni çoook özledim, Allah rahmet eylesin.

Çok uzattığımın farkındayım fakat bu küçük ayrıntıdan da bahsetmeden geçemeyeceğim.

Bu olaydan yıllar sonra, Neslihan'ın babası olayı duymuş, demek ki annemle paylaşmışım. Çok üzülmüş, bir gün beni alıp çarşıya götürdü. Bana mavi gömeçli bir elbise aldı. Çok güzel bir elbiseydi, çok teşekkür ederim Murat Amca. O gün sen o küçük kızı mutlu ettin. Bugün Allah-ı Zülcelal sana rahmetiyle muamele etsin, mekanın cennet, derecen ali ve yüce olsun.

Arzı AYTI
[email protected]