Afrika'da çalışan bir antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır.Onlara, "Haydi, şimdi başlayın! Birinci olan ödülü alacak!" der.

O an bütün çocuklar el ele tutuşup koşarlar. Ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.

Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu cevabı verirler:"Biz UBUNTU yaptık. Yarışmış olsaydık yarışı kazanan bir kişi olacaktı. Nasıl olur da diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi meyveyi yiyebilir? Oysa biz ubuntu yaparak hepimiz yedik."

O kelimenin anlamını açıklarlar: UBUNTU: "BEN, BİZ OLDUĞUMUZ ZAMAN 'BEN'İM"

KAHVENİN HATRI

Yorucu bir gün ve koşturmacanın ardından kahve molası. 40 yıl derler ya kahve hatırı , demek ki kırk yıl öncede yudumlamışız,

Sevgili dostum Serbest Muhasebeci Orhan Seçkin... Kendimi bildim bileli can arkadaşım... Çocukluğumuz, delikanlılığımız hatta yaşlılığımız bile birlikte geçiyor :)

Kahvenin ardından çaylar da ilave olunca Çocukluğumuzda Hocaköy'den göz hakkı olarak yürüttüğümüz erik ve kirazlardan, Kalburt deresinde yüzüp dere kıyısında, tarlalardan söküp ateşte közleyip yediğimiz yarı çiğ yarı pişmiş patatese, Hıdrellez gecelerinde yaktığımız ateşlerden, soğuk kış gecelerinde sabaha kadar sokaklarda gezip içtiğimiz, Osman Aganın demli çaylarına kadar, her şey anlatıldı.

Çocuklarımızın büyüdüğü ve hiç bir şeyin artık eskisi gibi olmadığından dem vurduk. Çayın da damağımızda bıraktığı buruklukla birlikte.

İşimiz gücümüz artık çocuklarımızın geleceği olmuş.

İçimizdeki çocuğu da yok etmeden: "Hacı mangal hep arabanın bagajında. Kaçalım ne zaman istersen. Bizi hala kabul edecek dere kenarı çok.."

"Kısmet "dedim. En kısa zamanda buluşmak üzere sözleştik.

POLİSLERİMİZ

Hayatının 25 yılını polislik mesleğine adamış;

Güzel insan ....

Sevgili dostum Tahir Bulut nezdinde bu mesleğe hizmet etmiş ve hizmet etmekte olan tüm dostlarımın günü kutlu olsun..

Allah yardımcınız olsun....

Polis, asker kadar disiplinli, hukukçu kadar hukuk adamı, bir anne kadar şefkatli olmalıdır. M.Kemal Atatürk (1934)