Günümüzün vazgeçilmez gıdaları arasında yer alan, vakti olmayan insanların öncelikle tercih ettiği mütevazi gıda çeşitlerinden olan, İçine peynir, sucuk vb. konularak özel makinesiyle ısıtılarak hazırlanan, gevretilmiş-kızartılmış ekmek, tost'la ilçemiz 1972 yılında tanıştı.

Eski mesleği terzilik olan 1932 doğumlu Mustafa Kaya Amcamız, o gün için de, bu gün için de hareketli bir ticari bölge Uzun Sokağın çarşı tarafından giriş köşesinde bir dükkanda tost yapmaya başladı.

Sulu yemek ve ızgara kültürü ile yetişmiş İnegöl insanı için farklı bir damak tadı deneyimiydi.

Büyükler herhangi bir yere oturma gereği bile duymadan ayaküstü, küçük bir paket içinde getirtip dükkanlarında yiyebiliyordular.

Ayrı bir seremoni ve zaman gerektirmiyordu.

Sulu yemek ve köfteye göre oldukça da ucuzdu.

Çocuklar ise mütevazi harçlıkları ile bile alıp yiyebiliyorlardı.

Kısacası yeni damak tadını sevmişti İnegöllü.

Aileler karnını gereği gibi doyurmadan okula giden çocuklarına Mustafa Amca'nın orada tost yemeden okula gitme, ya da çocuklar Mustafa Amca'nın orada karnımı doyurur okula öyle giderim diyorlardı.

Çarşıya alışverişe çıkan bayanlarımız; dükkanın içine bile girme gereği duymadan kapı önünde siparişi verip yine kapı önünde tostlarını yiyerek çarşıdaki işlerine geri dönüyorlardı.

Oğlu Mehmet Kaya'dan öğrendiğimize göre biçimini hiç değiştirmediği tost ekmeğini Fırıncı Hüseyin Yaman'dan alıyormuş.

Yanına da yine kendisinin yaptığı ayran ile yedi İnegöl insanı çarşının gülümseyen yüzü Mustafa Amca'nın tostlarını.

Vefatından yıllar sonra sanal alemde "İnegöllü Olmanın Kriterleri" arasında gösteriliyordu.

"Tostçu Mustafa Amca'dan Tost yemiş olmak". Saygılarımla.