Bu konu ile ilgili olarak 1940'lı yıllarda Aşağıballık Köyü'nde yaşadığım dini karekterli bir kaç gelenek ve göreneğe ilişkin bilgileri siz okuyucularımla dün paylaşmaya başlamıştım:

KURULAN REĞAİP KANDİL SOFRALARI: Gerçekleştrilen dini nitelikli bu sosyal etkinlik ile; komşular arasında güçlü bir sosyal bağ, oluşurdu; yemek pişirme hususunda ortaya çıkan farklı bilgi ve beceriler, paylaşılırdı. Tüm köylü de bir birinin yemeğini yemiş olduğu için aralarında vuku bulacak her hangi bir tartışma ortamında: Ekmeğimi sen mi verdin? Diyerek ayrımcılık yapmaya ve komşusunu öteleyerek sosyal huzuru bozmaya kalkamazdı. Çünkü köyde yaşayan her kes, bir birinin ekmeğini yemiş ve ikram ettiği suyu içmiş durumda bulunuyordu.

Söz konusu huzur ve mutluluğun devamını sağlayan en önemli uyğulamalardan biri de köy -ihtiyar heyetince akşamları kurulan "yürük-mahkemeleri " dir. Şöyle ki: Köydedeki yaşlı erkeklerin hemen hemen tamamının, akşam ve yatsı namazlarında köy camii'nde buluşması, bir yaşam biçimi olarak kabüllenilmiştir. Gün içinde köyde bir olay çıkmış ise bu olay, mutlaka köy korucusu veya kahyası tarafından akşam namazından sonra "ihtiyar-heyeti odası" nda toplanan köy ihtiyar heyetinin önüne getirilir; olay, incelenir; taraflar, çağrılarak dinlenir ve gerektiğinde şahidler de davet olunur.

Yapılan de- ğerlendirme sonunda; varsa zarar- ziyan, karşı tarafa ödetilir . Taraflar, barıştırılırdı; bu sebepten köyde hiç kimse, davalı ve davacı olarak yatağa girmez ve ruhsal bir sıkıntı içinde gecelemezdi.Tarladan eve dönen kadınlar da evlere su taşımak için bakraçlarla köy çeşmesinin başında toplanırlardı; bir taraftan bakraçlarını doldururken bir taraftan da fısıltı gazetesi yoluyla bilgi alırlar ya da bilgi verirlerdi. Böylece; günlük olayların değerlendirmesini, daha doğru bir ifadeyle, dedikodusunu onlar da çeşme başında yaparlardı.

Filaş haber olarak da köy ihtiyar heyetince; köy ihtiyar heyet odasına çağrılan davacı ve davalıların durumu hakkında bilgi sahibi olmaya ve yorumlar yapmaya çalışırlardı. Bu arada çeşmeye, geliş- gidiş sırasında genç kız ve erkekler, yavuklularını görme ve haberleşme fırsatı yakalamış olurlardı.1940'lı yıllarda Aşağıballık Köyü'nde; adam yaralama ve adam öldürme vak'alarının dışında kalan sadece maddi ve de manevi zararziyan seviyesinde kalan davalar, köy ihtiyar heyetince akşamları oluşturulan ve "yürük-mahkesi" diye isimlendirilen bu mahkemede görülür ve barış ile sonuçlandırılarak taraflar, barıştırılırdı.

Köylüler arasındaki hiyerarşik düzene gelince; bu da şöyle gerçekleşirdi: "Mektep" adı verilen köy odasında kurulu sobaya en yakın yerde köyün kurucu ailesine mensup kişiler otururlardı. Okur-yazar olup da gönderilen gazete ve dergileri okuyacak ve yorumlarını yapacak kişilerde hemen onların yakınında yer alırdı. Yaş durumuna göre merkezden dışa doğru bir yerleşim stratejisi uyğulanırdı. Gençler, kapıya en yakın yerde oturur ve büyüklerin, yaptıkları sohbetleri, sessizçe, dinlerlerdi. Camide de "mektep"tekine benzer bir hiyerarşik düzen uyğulanırdı.

Köyün kurucu aileleri arasında yer alan Beyhan ailesine, Akakuş ve Esen ailelerine mensup yaşlı kişilere ayrıcalık tanınır ve genellikle bu ailelere mensup kişiler, camide ön safta ve imam-hatibin arkasında yer alırlardı. Köye gelen yabancı misafirler de -genellikle- bu ailelere mensup kişilerce ağırlanırdı.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR