Spor yapmak, sağlıklı bir vücut ile yaşlanabilmenin önemli kaidelerindendir. İnsan spor yaparak kilo kontrolü yapabilir, spor yaparak esnek bir vücut sahibi olabilir. Tüm bunların yanında spor yapan insanlar disiplin sahibidirler. Sporcular, genel olarak disiplin sahibi oldukları kadar başarılı bir sporcudurlar demek yanlış olmayacaktır.

Bu dünya imtihanı için bizlere emanet edilen bedenlerimizi kollamalıyız. Biz Müslümanlar için yere düşen bir ekmek kırıntısı israf oluyorken, beden olarak verilen nimetleri hunharca kullanmak elbette çok daha büyük bir israf olacaktır.

Sağlıklı ve kuvvetli Müslüman olmamız, kendi işimizi gören Müslüman olmamız; yardıma muhtaç ve el açan Müslüman olmamızdan daha kıymetlidir.

Peygamber Efendimiz (sas): "Kuvvetli Mü'min zayıf Mü'minden daha hayırlı ve daha sevimlidir." (1) buyurarak bu konuya dikkat çekmiştir. Müslümanlar kuvvetli olmalı derken en çok anladığımız; ekonomik olarak zengin olması. Elbette ekonomik zenginlik de Müslüman için bir kuvvettir. Ancak tek kuvvet unsuru değildir.

Bedenen de Müslüman kuvvetli olmalı. Bu açıdan Müslümanların; tesettür, kumar, mahremiyet gibi konuları en önemli kıstas görerek sporu ve sporcuyu desteklemesi de gerekir.

Taraftarlık, bir takımın yandaşı olmak... Sporcu veya spor takımları için taraftarlık, sporu ve sporcuyu desteklemek olarak değerlendirilebilir belki. Tabii ki şiddet, küfür, kumar, tesettür, mahremiyet, şike gibi konulardan uzak durarak. Ama benim daha çok üzerinde durmak istediğim konu günümüz futbol sahlarındaki taraftarlardır.

Her türlü hava şartında stadı dolduran taraftarlar. Uzun yollar kateden taraftarlar. Aç ve susuz takımını destekleyen taraftarlar. Tuttuğu takım uğruna kavga eden taraftarlar. Tuttuğu takımın tüm sporcularını tanıyan taraftarlar. Hangi sporcunun ne kadar maliyeti olduğunu bilen taraftarlar. Onlar ile mutlu olup, onlar ile üzülebilen taraftarlar...

Bu tür taraftarların ciddi bir kalabalıkta olduğunu bilerek onlara imreniyorum. Bu özverilerine, bağlılıklarına imreniyorum. Çünkü biz Müslümanlar her sene değişmemesine rağmen sahabenin as kadrosu olan "Aşere-i Mübeşşere'yi" sayamıyoruz.

Onların hayatlarını ve neler yaparak; yaşarken bu müjdeye nail olduklarını bilmiyoruz. "Üsvetün Hasene" olan Peygamberimizi (sas)'i bir sporcu kadar tanımıyoruz. Bu din uğruna; uzun yolu katetmeyi, paramızdan feragat edebilmeyi, aç kalabilmeyi, yorulmayı, kavgayı, üşümeyi göze alamıyoruz bir futbol taraftarı kadar.

Müslümanların Kudüs'te, Arakan'da, Doğu Türkistan'da zulüm altında olması; taraftarı olduğu takımın ligdeki durumuna üzülen bir taraftar kadar içimizi acıtmıyor. Günlerce gündemimiz olmuyor. Faul yapılan bir durumda penaltı vermeyen bir hakemi konuştuğumuz kadar 10 milyonluk İsrail terör örgütünün yaptığı zulümlere kart kaldıramayan 1,5 milyarlık İslam dünyasını konuşamıyoruz.

Taraftarlara saygım var. Kapitalizmin Arenasında sömürülmelerini bir kenara koyarak özverilerine saygım var. Her sezon başa dönen bir başarıya duydukları iştiyakı, sonsuz bir hayatın başarısına duyamadığımız için taraftarlara saygım var.

Rabbim, peygamberini (sas), ashabını ve tüm sevdiği kullarını bize de sevdirsin. Rabbim onların sevilen özelliklerini öğrenip amel edebilmeyi bizlere de nasip etsin. Rabbim, razı olduğu kulların başarısına ulaşmamızı nasip etsin. Amin.

Allah'ın (cc) kulu, Ümmet-i Muhammed'den, kardeşiniz İlyas...

1. Müslim, Kader 34