Merhaba değerli okurlar, bu hafta sizlere suyun bilinmeyen gücünden bahsetmek istiyorum.

Bir yetişkinin bedeninin % 70'i sudur. Dolayısıyla, materyal bakımından, su olduğumuzu söyleyebiliriz. Genellikle, suyu, ona pek dikkat etmeden içeriz. Suyun hayatımızı sürdürmek için önemli olduğunu biliriz; ama aşinalığı yüzünden, çok nadiren onu bilinçli bir şekilde takdir ederiz.

Bir araştırmacı olan Masuro Emoto suyu dondurarak kristallerin fotoğrafını çekmeyi başarmıştır. İlginç olan ise doğal sudan alınan numunelerin düzgün simetrik kristaller oluştururken çeşme suyundan aldığı örneklerin düzensiz ve çirkin denebilecek yapılar oluşturduğu tespit edilmiş.

Suyu etkileyen ve formunu değiştiren durumun, içine eklenen klor gibi kimyasallar yanında suyun içerdiği bilgi de olduğu görülmüş

Bunu test etmek için, iki cam şişeye aynı sudan koymuş. İçlerindeki suyun "okuyabileceği" bir şekilde şişelerden birine "Teşekkür ederim," diğerine ise "Sen aptalsın" yazan bir etiket yapıştırmış. Sonra iki şişedeki suyu da dondurmuş. Sonuçta; "Teşekkür ederim" yazılı şişedeki su güzel altıgen kristaller oluştururken, "Sen aptalsın" yazılı şişedeki suda ancak kristal parçacıkları olduğunu görmüş.. Su bilgiyi alıyor ve kristalleri bu karakteristikleri yansıtıyorsa, suyun niteliği aldığı bilgi temelinde değişiyor demektir. Başka bir deyişle, suya verdiğimiz bilgi onun niteliğini değiştiriyor.

SU SÖZ ANLAR. Sonuçlar çok ilgi çekiciydi. Bir başka deneyde suya 'mutluluk' yazısı gösterildiğinde güzelce kesilmiş elmaslar gibi dengeli biçimleri olan kristaller oluşturduğu, diğer yandan, suya "mutsuzluk" sözcüğünü gösterildiğinde bozuk ve dengesiz kristaller ortaya çıktığı gözlemlenmiş. Su kristaller oluşturmak için kendini zorlamış, ama gücü tükenmiş ve parçalanmış gibi görünüyordu; mutluluk, o sudan uzaklaşıp gitmişti. Bu deney pek çok dilde olumlu ve olumsuz sözcükler ile tekrarlanmış ve her defasında aynı sonuçlar elde edilmiş.

Vücudumuzun %70 i sudur demiştik. Bir bardak su bile olumlu ve olumsuzu ayırt edebiliyorsa vücudumuzdaki suyun verdiğitepkiyi düşünün. Olumlu düşünceler yanında olumsuzdüşünceler ve duygular ve hatta söylenen sözler hücrelerimize kadar işliyor.Eğer etrafımız olumsuz örneklerle dolu ise,bir süre sonra bozulan hücrelerinin oluşturduğu organlar da etkileniyor.

Örneğin, stres yaşayanların genellikle bağırsaklarıyla sorunları olur. Kaygılar ise çoğunlukla boyun sinirlerde sorun yaratır. Aşırı hassaslıklar otonom sinir sisteminde, aşırı korku böbreklerde, anksiyete de midede sorun olarak kendini gösterir. Aşırı üzüntü ise akciğerleri etkiler. Üzüntüden verem oldu sözü de boşuna söylenmemiştir.

Nazar, Kur'an-ı Kerim'de de kem göz olarak geçer. Şimdi ne kadar etkili olduğunu çok daha iyi anlamış olduk. Nazar gibi negatif enerjileri gidermek için dua yanında hacamatetkili bir yöntemdir. Bir bardak suya dua okuyup içtiğinizde, olumlu enerjilerin ve şifanın en küçük hücrelerinize kadar etki edeceğine şüpheniz kalmamıştır artık. Değil mi?!

Şimdi duygularınızı ve fiziksel koşullarınızı bir düşünün. "Kaygı çoğunlukla hastalığın nedenidir" sözü gerçektir. Duygusal durumunuz düzeldiğinde, hastalığınız da çoğunlukla iyileşme yönünde seyreder. Bu nedenle duygu ve düşüncelerimize çok dikkat edelim. Bundan sonra negatif düşünmek yok, ' Her işte bir hayır vardır' sözünü düstur edinip her zaman pozitif düşünelim. Hatta etrafımızda da her zaman olumlu düşünen kişiler olsun. Ki biz de çevremizdeki kişilerden olumsuz etkilenmeyelim.Koruyucu olan 'AyetelKürsi' duasını dilinizden eksik etmeyin. Herkese sağlıklı günler dilerim.

İnegöl de Sağlık Bakanlığına bağlı Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama Ünitesi olarak hacamat, sülük terapisi, akupunktur, ve Cilt mezoterapisi ve Uzman diyetisyenimiz ile hizmetinizdeyiz. Sorularınız için 532 497 61 42 telefonumdan bana ulaşabilirsiniz.