Hüdavendiğar Sultan I. Murad (1361-1389), üçüncü Osmanlı hükümdarıdır. Dikkati çeken husus, Sultan I. Murad'ın, babası Orhan Gazi gibi "Babi Geleneği" ne değil de dedesi Osman Bey gibi "Ahi Geleneği" ne bağlı olmasıdır. Hatta bağlı olmasının ötesinde "Ahi" reisliğini de üstlenmiş olmasıdır.

Hüdavendiğar Sultan I. Murad (1361-1389)' ağabeysi Süleyman Paşa, babası Orhan Gazi'nin sağlığında vefat ettiği için babasının vefatından sonra tahtın tek varisi olmuş ve de kansız bir şekilde iktidara gelmiştir.

Ağabeysi Süleyman Paşa, Çanakkale Boğazı'nı geçerek Çimpe Kalesi'ni fetih ederek ilk defa Gelibolu Yarım Adası'n ayak basarak Türklüğe, Rumeli'nin yolunu açtığı için Sultan I. Murad da hükümdar olunca ağabeysi Süleyman Paşa'nın açtığı bu yoldan yürüyerek Rumeli istikametinde fetih harekatını sürdürmüştür.

Ancak babası Orhan Gazi devrinde Bursa -Bey Sarayı Nazırı Aksungur eliyle ve de barış yolu ile Osmanlı Devleti ile birleşen Ankara-Ahileri, Orhan Gazi'nin vefatı üzerine; Osmanlı'dan ayrılmışlardır. Bu nedenle Sultan I. Murad, geçici olarak, Rumeli'den yüzünü Anadolu'ya çevirmiş ve Bursa Bey Sarayı Nazırı Kızıl Muradoğlu Aksungur'un komutasında gönderdiği bir askeri birlik ile Ankara Ahilerini tekrar ikinci defa olarak Osmanlı Devleti'ne bağlamıştır.

Ardından da Ankara ve de Sultanönü / Eskişehir yöresinde yaşayan Ahilerden kalabalık bir kitleyi alıp İnegöl ve Bursa coğrafyasında iskan eylemiştir. Sultan I. Murad, Bursa coğrafyasına getirilen ahilerin bir kısmını, günümüzde "Kestel" adıyla anılan ilçe merkezine yerleştirilmiştir.

Diğer bir bölümünü de İnegöl Ovası'nın kuzey cihetinde yer alan ve "Cebel-i Ermeniyye yahut da Cebel-i Kırş" diye isimlendirilen dağ silsilesi üzerinde iskan eylemiştir. Bu nedenle tarihi belgelerde söz konusu bu dağ silsilesine "Ahi Dağı" dendiği gibi günümüzdeki Kestel İlçesi'ne de "Ahi Karyesi" adı verilmiştir.

Ankara Ahileri üzerine yapılan bu ikinci fetih harekatı sonrasında Ankara' da ikamet eden Hacı Bayram-ı Veli'nin halifelerinden "Akbıyık Sultan" lakabı ile şöhret bulmuş olan Ahmed Şemseddin Efendi, Sultan I. Murad tarafından Bursa' ya davet edilmiştir.

Bursa' ya geldiğinde de hükümdar ve Ahi reisi sıfatıyla Bursa'da ve İnegöl coğrafyasında yer alan ve de günümüzde "Tekke ve İskaniye" ismiyle anılan köylerin bulunduğu geniş bir arazi parçasını, mülk olarak, ona vermiştir. Akbıyık Sultan Ahmed Şemseddin Efendi, günümüzde, Bursa Ulu Camii yakınında yer alan ve de "Hariri Mescidi" adıyla anılan Mescidin bitişiğine "Ahi Dergahı" merkezini kurmuştur.

İnegöl coğrafyasında "Cebel-i Kırş " adıyla anılan yörede kendisine mülk olarak verilen yere de "merkad / hatıra mezarı" merkezli geniş bir dergah, bir kervansaray ve bir de imaret yaptırmıştır. Kendisine mülk olarak verilen bu emlakı, vakıf olarak, tescil ettirerek müritleri aracılığı ile bu arazinin işletilmesini sağlamıştır.

Takriben 1455 Yılına kadar uzunca bir ömür süren Akbıyık Sultan Ahmed Şemseddin Efendi, Yıldırım Bayezid, Çelebi Sultan Mehmed, Sultan II. Murad devirlerine şahid olmuştur. Fatih Sultan (1451- 1481) devrinin ilk yıllarına da ulaşan Akbıyık Sultan Ahmed Şemseddin Efendi, ileri yaşlarda olmasına rağmen 1453 Yılında Fatih Sultan Mehmed Han tarafından gerçekleştirilen İstanbul'un fethine, müritleri ile birlikte iştirak etmiştir.

(YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR