İslam dini hem ferdi (birey) hem de toplumu inşa eden eşsiz kurallar ortaya koymuştur.Emin olunuz ki İslamın koyduğu kural ve esaslara uyulursa hem bireylerde hem de toplumda hiçbir sıkıntı ortaya çıkmaz.Nasıl ki insanın vücudu sağlam iken kişi hiçbir sorun yaşamıyor ama vücut sağlığını kaybedince insan artık eski neşe ve mutluluğunu kaybediyorsa toplumsal alanda da durum böyledir.

Dinimizin ortaya koyduğu önemli ahlaki kurallardan birisi de verdiğimiz sözde durmaktır.Nedense günümüzde verilen sözler çok çabuk unutuluyor veya önemsenmiyor.Oysa büyüklerimiz "söz senettir" demişlerdir.Eskiden verilen sözler unutulmazdı.Oysa günümüzde sözleri unutmamak için not defterleri,cep telefonunda uyarı sistemleri gibi fırsatlar bile varken verilen sözler acaba neden tutulmuyor veya unutuluyor?

İnsanoğlunun ilk verdiği söz ruhlar alemindeki sözdür: Kur'an verdiğimiz bu sözümüzü bize şöyle hatırlatıyor:" Hani Rabbin (ezelde) Ademoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" demişti. Onlar da, "Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)" demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir."(A'raf,172).

Yüce Rabbimiz ruhlar aleminde verdiğimiz bu sözümüzü hatırlatarak Kıyamet günü "Bizim bundan haberimiz yoktu" demememiz için bize tekrar hatırlatıyor.Ayrıca bu sözü birbirinize de hatırlatın ve bu sözün gereği olan gerçek kulluk görevinizi de yerine getirin, buyuruyor.

Yüce Dinimiz İslam Dini kendi aramızda verdiğimiz sözlerden de sorumlu olduğumuzu dile getirmekte ve verdiğimiz sözlerimizi mutlaka yerine getirmemiz gerektiğini bize hatırlatmaktadır.:"Ey iman edenler sözlerinizi yerine getirin"(Maide,1).

Yüce Allah bizlerden yerine getireceğimiz sözü vermemizi istemektedir.Söz verip de yerine getirilmeyen sözlerin Allah katında gazaba sebep olacağını bize haber vermektedir:

" Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir."(Saf,2,3).

Yüce Rabbimiz sözü yerine getirmenin mü'minlerin özelliklerinden olduğunu bize hatırlatarak şöyle buyuruyor:" Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler."(Mü'minun,8).

Yüce Rabbimiz verilen her sözün bağlayıcı olduğunu ve sorumlu olduğumuzu da bizlere haber vermektedir:" :"... verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz

(veren sözünden) sorumludur."(İsra,34).

Sevgili Peygamberimiz de (sav) bu konu ile ilgili olarak şöyle buyuruyor:" Münafığın alameti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder."(Buhari,Müslim)

Verdiğimiz sözlere sahip çıkmak kendimize duyduğumuz saygımızı ifade eder. Söz verdiğimizde onu tutmak, en azından kendimize olan saygının bir gereğidir. Kişinin verdiği sözü tutması kendisine saygı duyduğunun işareti, kendisinin doğru, dürüst ve güvenilir olduğuna dair şahitlikte bulunmasıdır. Eğer bir kimse verdiği sözü tutmuyorsa bu insan, ilk başta kendisine saygı duymuyor, kendisi hakkında yalan şahitlikte bulunuyor ve dürüst olduğuna kendisi dahi inanmıyor demektir. Böyle bir kimsenin başkalarının kendisine inanmasını ve saygı duymasını beklemesi nasıl mümkün olabilir?

Söz verdiğimizde karşımızdaki insanı bir beklenti içine sokmuş oluruz.Yerine getirilmeyen sözler karşımızdaki insanın ümitlerinin yıkılmasına sebebiyet verir.Özellikle sözünde ciddi olmayanlara verdikleri sözleri hatırlattığımızda "Canım öyle dememe bakma","Öylesine demiştim"," O an öyle demiş olabilirim" v.b. cevap verirler. Böylece verdikleri sözleri küçümsediklerini ve önemsemediklerini ima edebiliyorlar.

Eh ne diyelim.Kurban olduğumuz Yüce Kur'an herkesin karakterini çok güzel dile getiriyor:" De ki: "Herkes kendi yapısına uygun işler görür..."(İsra,84)