Fransız düşünür Jean Baudrillard yaşadığımız Dünya nin bize gerçeği olduğundan farklı gösteren bir simülasyon olduğunu söyler.Bu simülasyonda bas aktör kapitalizm,yardımcı aktör ise tüketim toplumudur...Yani kısaca açmak gerekirse yaşadığımız Dünya daki mevcut kapitalist düzen bir oyun sahnesi kapitalizmin bize sunduğu (!) nimetler ise oyunun bir dekorudur.

Çağdaşımız bir düşünür olan Baudrillard'in bu konudaki düşünceleri oldukça ilginçtir.O kadar ki diğer sosyolog ve filozoflar kendisini eleştirilerden ötürü "Terbiyesizlik" ile suçlamıştır.Bir zamanların efsane filmi Matrix in de Baudrillard dan esinlendiği ve filmde yer yer kendisine gönderme yapıldığı da söylenir.

Baudrillard in "simülasyon" teorisi günümüz dünyası ile aşırı anlamda uyumludur. Örnekleri çekip çoğaltmak mümkün ama ben güncel simülasyonun en vurucu örneği üzerinde durmak istiyorum.Bu bahsettiğim vurucu örnek hepimizin kullanıcısı olduğumuz Sosyal medya...

Facebook, Instagram, Twitter ve daha bir çok örneğini verebileceğim sosyal medya ürünleri tam olarak bir simülasyon işlevi görmektedir.

Sosyal medyanın Global anlamda siyasi sosyolojik felsefi bir misyonu vardır.Bir basın açıklaması,gayri resmi siyasi bir beyanat örneği yerine geçecek fonksiyonlar barındırır. Örneğin ; Donald Trump''in Dışişleri bakanını görevden aldığını Twitter üzerinden duyurması ile Libya ve Tunus devrimlerindeki sosyal medya etkisi akademik düzeyde araştırmalara konu olmuştur.


Olayın global boyutu bir yana lokal ve kişisel boyutu daha vahimdir.

Örneğin ; Sosyal medya en çok dezenformasyon alanında sabıkası olan bir unsurdur.Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan ve radikalizmin kıskacında hayat (!) bulmuş kişilerin, demagoji ehli,merdiven altı entelleri için biçilmiş kaftandır.Hukuku,sosyal şartları vs. geçtim akla mantığa hayatın kanunlarına aykırı bir asparagas haberi çok kolay yayabilirsiniz.Bu haberlerin binlerce kişi tarafından sorgulanmadan sanki büyülenmişçe nasıl yayıldığını görebilirsiniz.Fakat burada şu nüans vardır.Bu haberi yayanlar ekseriyetle aptal olduklarından değil haberin niteliği kendi görüşlerini tasvip ettiği için bunu yayarlar.

Olayın daha kişisel boyutu daha vahimdir.

Sosyal medya kullanıcılarını her şeyi olduğundan daha güzel,daha mutlu,daha cazip kılma çabası içine sokar.Orada herkes mutludur ama mutluluk tek konu değildir.Bazen mutsuzluk bile konu olabilir.Aşk acısı çekenler, sevdiği insanla kavga edenleri sıklıkla görebiliriz.Diğer yandan hastalığından tutun da yediği içtiği gezdiği ettiği yerleri insanların bilgisine sunmaya kadar geniş bir yelpazede aktivite alanı görebiliriz...

Baudrillard 'ın anlattığı gibi muazzam bir simülasyon ve dekor ile karşı karşıyayız.

Tabi bunları toptan yadırgayamayız.Çünkü bunların hepsi birer sonuçtur ve salt sonuçlarla ilgilenmek bir kısır döngüye sebebiyet verir.O yüzden bu tür aktivitelerin nedenine eğilmeli ve bir çılgınlık ayinine dönebilen sosyal medya etkileşimini daha iyi anlayabiliriz.

Bunların sebebi çoğu kez kendini beğenme,gösteriş,kendini ispatlamadan kaynaklanır ama bir bunlar kadar etkili bir sebeb insanların ilgisini üstüne çekmedir.

Artık Sosyal medya denilen olguyu hayatımızdan çekip atamayız.Yaşadığımız Dünya artık buna elverişli değil.Teknoloji hayatımızın bir parçası ve buna uygun yaşamayı da öğrenmeliyiz.(Ayrı bir konu ama şunu da ekleyeyim teknolojisiz yaşama konusunda da muhakkak deneyimlere sahip olmalıyız.Bu konuda her bireyin ciddi bir eğitim görmesini hatta okullara ders olarak konulmasını da elzem buluyorum ve bu durumun Allah korusun afet savaş vb. felaket koşullarında bizi daha sağlıklı düşünen ve adımlar atan bireyler haline gelmemizi sağlar.)

Sosyal medyayı hayatımızdan atamayacağımıza göre onu ıslah etmek daha olgun ve daha verimli bir yaklaşımdır.Sebepler üzerinde durmak birinci adımdır.



İlgi odağı olmak isteyen biri ilgiye muhtaçtır.Bu zaten toplumun en büyük sorunu.Herkes ilgiye muhtaç.Eşler birbiriyle konuşmuyor.Anneler kızlarıyla,Babalar oğullarıyla...İnsanlar birbirinin yüzüne bakmaya imtina ediyor..Belli bir saatten sonra bu durum aşılsa dahi konuşmak etmek yüzüne bakmak insana zul geliyor.Bunun sonucunda insanlar kendi dünyalarını kurmak zorunda kalıyor.Eğer ki bu dünya Sosyal medya gibi başkasının kontrolünde hazır bir Simülasyon ise İnsan öznesi sandığı o dünyanın nesnesi olabiliyor ve kendine fıtratına yabancılaşabiliyor...

Selam sevgi ve muhabbetle...