Hemen hemen her insanın beslediği bir hayvanı mutlaka olmuştur küçükken. Hiç hayvan beslememiş olsanız dahi beslemiş olanların mutluluklarına şahit olmuşsunuzdur illa ki.

Hayvanlar insanları dinlendiren varlıklardır. Çoğunlukla huzur verir ve size iyi gelir. Bulunduğumuz bu dünya ve evren yalnızca bize ait değil, hayvanlara da aittir.

Peki ya paylaştığımız bu evrende onlarla ne gibi yaşantılar sürüyoruz? Maalesef burası biraz muallak. Yeri geliyor onları birer köle gibi kullanıyor, yeri geliyor kendilerine bahşedilen hayatı yaşamaktan başka bir şey yapmayan bu hayvanlara zalimce acı çektiriyoruz ya da çoğu zaman yapılan bu zalimliklere göz yumuyoruz.

Sokaklarda gördüğümüz onca sokak hayvanları çoğu zaman aç ve susuz kalmaktadır. Biraz daha duyarlı olmaya ve duyarlı bir nesil yetiştirmeye ne dersiniz? Çocuklara küçük yaştan itibaren hayvan sevgisi aşılanmalı ve her çocuk hiç değilse sokak hayvanlarına bir tas su vermenin mutluluğunu yaşatmalıyız.

Nasıl ki insanlar bu evrenin bir parçası ise hayvanlar da bu everenin birer parçasıdır. Kainatta ekolojik dengeyi sağlayan en önemli unsurlardan birisi de hayvanlardır. Bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:

''Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan ne varsa, hepsi ancak sizin gibi bir ümmettir. Bize kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecektir''(En'am,38)

İslam dini insanlara işkence etmeyi yasakladığı gibi hayvanlara da eziyet etmeyi yasaklamıştır ve bizler İslam dininin bize emrettiği ve kalplerimizin bizi yönlendirdiği şekilde davranıp o hayvanlara işkencelerimizle cezalandırmak yerine merhametimizle ödüllendirmeliyiz.

Buhari ve Müslim'in Ebu Hüreyre'den rivayet ettikleri bir hadiste Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Bir adam yolda giderken çok susadı. Hemen bulduğu bir kuyuya indi ve oradan su içti. Sonra kuyudan çıktı bir de ne görsün, kuyunun başına gelmiş bir köpek orada soluyor ve susuzluktan ağzını toprağa sürtüp nemli toprağı yalıyordu. Onu görünce kendi kendine dedi ki, bu köpek de benim gibi çok susamıştır. Hemen kuyuya indi, ayakkabısını su ile doldurdu. Sonra ayakkabısını ağzıyla tutarak kuyudan yukarı çıktı ve çıkardığı suyu o köpeğe içirdi. Bundan dolayı Allah o kulundan memnun oldu ve onu mükafatlandırdı ve onun günahlarını bağışladı."

Buhari'nin İbn Ömer'den rivayet ettiği bir başka hadiste ise Allah'ın elçisi şöyle buyurmuştur: "Bir kadın bir kedi yüzünden Cehennem'e girmeyi hak etmiştir. Şöyle ki, kediyi hapsedip bağlayarak ona yemek yedirmedi ve (onun) yerin haşerelerinden de yemesine izin vermedi."

Görüldüğü gibi hayvana karşı acımasızlık, sadece hayvanı öldürmekle yahut onun ölümüne sebep olmakla sınırlı değildir. İslam, hayvana karşı yapılacak hiçbir eziyeti kabul etmez. Hayvanı aç bırakmamayı da emreder.

Geçen günlerde haberlerde bir kişinin kediye nasıl işkence ettiğini, yumrukladığını ,yere vurarak ve tekmeleyerek öldürdüğünü hepimiz şahit olduk.İçimiz kan ağladı.Ancak bunun tam tersine yanındaki kediyle nöbet tutan,kedilere yemek veren,ağaçta mahsur kalan kediyi kurtarmak için uğraşan askerlerimizi görünce de Allah'a hamd ettik.

Sizlerde hayatınız boyunca şunları unutmayınız. Hayvanları sevmeyen doğayı sevemez; doğayı sevmeyen insanları sevemez; insanları sevmeyen kendini sevemez ve kendini sevmeyen kişi ise psikolojik sorunları olan bir bireydir. Kısaca içinde hayvan, insan, doğa sevgisi olmayan sorumsuz kişiler sorunlu kişilerdir

Edanur ULUSOY

İnegöl Anadolu İmam Hatip Lisesi 12.Sınıf