SORU: Günümüzdeki bazı vakıf veya derneklere zekat verilebilir mi? Verilirse, bunun hangi ölçüler içinde sarf edilmesi gerekir? Bir de senet veya çek halinde zekat veriliyor. Bunda enflasyon farkını dikkate almak gerekir mi?

CEVAP: Zekatın verileceği sekiz sınıf et-Tevbe Suresi 60. ayette şöyle belirlenmiştir: "Sadakalar (zekatlar) Allah'dan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, zekatı toplayan memurlara, kalpleri İslam'a ısındırılmak istenenlere, köle azadına, borçlulara, Allah yoluna ve yolcuya mahsustur."

Zekat yükümlüsü zekatını bu sınıflara bizzat verebileceği gibi vekil aracılığı ile de verebilir. İşte zekatın devlet, vakıf veya bir dernek eliyle alınıp, yerine sarf edilmesi halinde bu kuruluşların temsilcileri, araya "vekil" sıfatı ile girmiş olurlar. Bu yüzden alınan zekatın ayrı bir fonda toplanarak, İslami ölçülere göre sarf edilmesi gerekir. Eğer vakıf veya dernek zekatı genel bütçesine karıştırır, bunu inşaat yapımı, personel maaşı vb. yerlere sarf ederse sorumluluk altına girer. Kısaca mü'min, yerine sarf edileceğinden emin olmadığı kişi, vakıf veya derneğe zekat vermemelidir. Çünkü vekil aracılığı ile yapılan tasarruflar güven esasına dayanır.Senet veya çek halinde zekat verilebilir. Ancak bu takdirde zekat bu senet veya çekin vade tarihinde verilmiş sayılır. Çünkü bir alacağın, başkasına ciro edilmesi halinde, bunun tahsili ancak vade tarihinde mümkün olur.

Zekatın yıl dolunca, mal veya nakit para cinsinden peşin olarak verilmesi halinde, kağıt para rejiminin yol açtığı enflasyon dikkate alınmaz. Çünkü yıl sonunda mevcut olan ve zekata tabi bulunan mal varlığı o günkü rayiç üzerinden değerlendirilerek zekatı verilir. Ancak sonunda miktarı belirli hale gelen zekat bir sonraki yılın içinde bir takım senet veya çekleri fakirlere veya onlara ulaştırmada aracılık edecek olan kişi veya kuruluşlara ciro edilse, sonradan ortaya çıkan enflasyon farkını telafi etmek gerekir mi?

Mesela; Yıl sonunda bir milyar TL. zekat borcu olan bir kimse, bunun yarısını yıl içinde veya yıl sonunda ayni veya nakdi olarak vermiş olsa, geri kalan 500 milyon lira için de 6 aylık çekler verse, bu 6 aylık dönemdeki enflasyon fakirin aleyhine sonuç meydana getirir. Bir vakıf bu çeklerle yoksullar için gıda maddesi alsa peşin para ile alabileceği miktarın belki %30 ya da %40 eksiğini alabilecektir. Bu durumun fakirin aleyhine olduğu açıktır. Bu durumda ne yapmak gerekir? Yukarıda da belirttiğimiz gibi burada 300 milyon lira 6 ay sonraki çeklerin vade tarihinde verilmiş sayılır. Durum böyle olunca 6 ay önceki 500 milyon lira ile 6 ay sonrakini karşılaştırmak gerekir.

Ebu Hanife'ye göre, zekat kıymetinin belirlenmesinde esas olan zekatın farz olduğu gün, yani yıl sonu; Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ise zekatın fiilen ödendiği gündür. Saime (6 aydan fazla süre ile mer'ada otlayan) hayvanlarda ise, hayvanın kendisi veya ödeme günündeki kıymeti üzerinden zekat gerektiği konusunda görüş birliği vardır (el-Kasani, el-Bedayi', Beyrut 1394/1974, II 25; İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, Mısır 1316/1898, I, 507.) Nitekim Hz. Peygamber zekat develeri arasında büyük hörgüçlü bir deve görmüş, zekat memuruna; "Ben size insanların mallarından en iyisini almayı yasaklamadım mı?" buyurmuş, memurun; "Bunu iki zekat devesi yerine almıştım" diye cevap vermesi üzerine, Allah elçisi susmuştur. (bk. Buhari, Zekat, 41,63, Megazi, 60; Müslim, İman, 29-31.) Burada iki deve yerine bir tanesinin alınmasının kıymet bakımından oluşu açıktır.

Sonuç olarak, zekat yükümlüsü, Ebu Hanife'nin görüşüne uyarak yıl sonundaki değerlendirmede çıkan yukarıdaki 500 milyon lira örneğinde, bunu altına endeksleyerek çeklerin vade tarihine göre bir farkı zekatına eklemesi ya da malları standart malsa; İmameyn'in görüşüne uyarak zekatın fiilen verilmiş olacağı 6 ay sonraki tarihteki kıymetleri üzerinden hesaplanması yoluna gidilmelidir. Aynı prensip geçmiş yılların zekatını hesaplamada da başvurulabilecek bir yöntemdir.