Hukuki süreçler tartışmasız bir algıdır. Algısı tartışmasızdır, çünkü sahasında insan vardır. İnsan, toplu halde gerçekleştirdiği bir suçun içerisinde yer alırken hukukun önünde bireysel değerlendirmeyi talep eder. Bu talep insanidir.

İnsan hem kendine yol çizer hem yürümek ister. Engel çıkınca aşmak ister, aşana kadar da yardım bekler.

Gün gelir hesabı hasıl olur. O gün ya yardım edenleri reddeder ya da "Bana yardım etmeselerdi böyle olmazdı." der.

Her dediği kendi adına olur. Kendini kurtarmak ister. Aksi var elbette hem de çok. Bunun için ise beraber geldikleri noktada hala beraber olma bilinci gerekir.

İsyan süreçlerinde tek varlık meselesi hep en kırılgan olan yerdir. Birliği sağlayan unsur insanın nefsani istek ve arzularıyla kuşanmışsa genellikle içerden bir itirafçı çıkar.

İsyan, nefsin diyemediğini deme uğrunda verilen mücadeledir.

İnsanın beklentisi, yaptıklarıyla birebir paralellik göstermelidir. Beklentilerin yapılanlarla paralellik göstermediği yerde hakikat zemininden çoktan ayrılmıştır.

Zemininden ayrılmış bir hakikatten yola çıkarak doğru bir sonuç elde edilemeyeceğini başından beri ifade ediyoruz.

Toplu halde gerçekleştirilen fiiller doğal olarak toplu sonuçlar doğurur. Toplu bir isyan hareketine hukukun bireysel bir yaklaşım sergilemesi beklenemez zira suç artık bireysel olmaktan çıkmıştır.

Kurunun yanında yaşın yanması da gayet doğaldır. Tam da bu söz hasıl olduğunda bireyler bunu kabul etmek istemezler.

O zaman soru şu:

Yaşın yanına kuru odunu koyan kim?

Sonda yanmaya karşı çıkacaksan, seni birlikte ve aynı yönde gösterenlerin ne için bunu yaptıklarını bilmekle yükümlüsün. Sen kendini konunun hakikatten sapmaması adına hakikatten sapmış olandan ayrı tutmalısın.

"Kişilerin emellerini tam anlamıyla fark edemezdim." demeden önce kendi emellerine bir bak. Emellerin dünya hevesiyse kuru olduğunu zannetsen de sonunda sen de aynı kefeye gireceksin.

Doğal olmasını söylemem sana en başta garip gelebilir.

İnsanların toplu halde yaptıkları eylemlerde bunların birbirlerinden ayrılması imkan dahilinde olmadığından artık olay, olgu olarak hukukun önündedir.

Olgunun hukukun karşısında vereceği hesap, olaydan çok daha üstün bir niteliğe kavuşur.

Nitelikler iki ayrı kısımda ele alınır; olaylar sonucundaki nitelikler ve olgular sonucundaki nitelikler. Bu, hukukun bütün alanlarında kamu vicdanı olarak tabir edilir.

İsyanın kurusu, ıslağı olmaz. Bileni ve bilmek istemeyeni vardır.