15.yy sonu ve 16.yy başlarında Coğrafi Keşifler'i yapan Avrupalılar; Afrika, Amerika, Avustralya kıtalarını sömürmeye başladılar.500 yıldır yüzlerce toplumun yeraltı kaynaklarını, yerüstü zenginliklerini, dinlerini, dillerini, kültürlerini sömürdüler. Özellikle Afrika'da insanları da köle olarak sömürdüler.

Doymak bilmez sömürgen tabiatlarıyla, yüz milyonlarca insanın hayatına kasteden batılılar kan emmeye devam etmek ve yaptıklarına kılıf uydurmak için, sürekli yeni taktikler geliştirdiler.Başlangıçta açıktan işgal ve katliamlar yaptılar.18.yy'daki Sanayi İnkılabı sonrasında hammadde ve pazar ihtiyaçlarını karşılamak için iyice azdılar.Bu azgınlığın sonucunda ortaya çıkan 1.Dünya Savaşı'nda en az 9 milyon insan öldü.

Böl-parçala-yut taktiği ile Osmanlı gibi devletleri parçalyıp kolayca sömürebilecekleri küçük devletler oluşturdular.

1.Dünya Savaşı sonrasında sömürgeciliklerine yeni bir kılıf buldular, küçük devletleri manda ve himaye adı altında sömürmeye başladılar.

Durmadılar, leş kargaları gibi dünyanın her yerini talan etmeye devam ettiler.Üstelik bunu yaparken barış, özgürlük, milletlerin kendi kaderlerini belirlemesi gibi kavramları da ağızlarından hic eksik etmediler.(Bizim gibi saflar ise, batının yaptıklarına değil, süslü püslü bu söylemlerine bakıp batı aşkına tutuldular.)

Şeytan damarlarında yuva yapmıştı bir kere, durmadılar. 80 milyondan fazla insanın ölümüne yol açan 2.Dünya Savaşını yaptılar. Bu süreçte bir yandan sömürge için savaşırken bir yandan da yeni sömürge yöntemine geçiş yaptılar. Mandalarındaki ülkelere (sözde) bağımsızlık vermek.Manda dönemlerinde bulundukları ülkelerde, gönüllü batı aşıkları yetiştirmislerdi. İşte bu sözde bağımsızlık verdikleri ülkelerin başına o batıkafalıları getirdiler. O batıkafalılar ise ülkelerini, batılı efendilerinin çıkarlarına ve emirlerine uygun olarak yönettiler.Yani sömürge düzeni aynen devam ediyordu.

1990'da Sovyetler Birliği dağıldı, aslında sömürge düzenine hizmet eden, -göstermelik- Soğuk Savaş dönemi bitti.Komünizm denen düşmanın yerini İslam aldı batı için.İslamı düşman, müslümanları şeytan olarak göstermek, İslam ülkelerini ayağa kalkamaz hale getirmek için terör örgütleri kurdular, beslediler büyüttüler.Artık yeni taktik terörle ülkeleri kontrollerinde tutmak ve sömürmekti.Batılı insanları kandırmak, yaptıkları pislikleri ve katliamları örtmek için, sözde insan hakları savunuculuklarını yutturmak için terör örgütleri üzerinden algı oluşturmaya başladılar. Bu süreçte batı medyası ve sineması üzerine düşen algı görevini başarıyla yaptı.

Bunlarla eş zamanlı olarak ülkeleri faizle borçlandırıp sömürdüler.Ekonomik spekülasyon ve borsa oyunlarıyla ayrıca sömürdüler. Her ülkede kendilerine hizmet eden işbirlikçiler ve batıkafalılar olduğu için, üzerlerinde oluşabilecek kamuoyu baskısından da kolayca yırttılar.

Kendilerine rakip olacak, kendilerinin adi dünya düzenlerine karşı çıkacak ülkeleri; terör veya dolar sopasıyla, veya işbirlikçilerinin çıkardığı iç karışıklıklarla hizaya getirmeye çalıştılar ve belli oranda başardılar.

Demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi batı sakızı kavramları da kendi hedeflerini gerçekleştirmek için, işlerine geldiği gibi kullandılar.

Ve tüm bu taktik ve oyunlar sahnelenmeye devam ediyor.Pkk, fetö ve tüm terör örgütleri, tüm terör destekçileri, batıkafalılar, batıdan para alan siyasetçiler ve medya organları bu batı oyununda, kendilerine verilen emirleri yerine getiren birer kukladan baska birşey değillerdir.Bizde de, başka ülkelerde de, kendi ülkelerinin menfaatine olan herşeye karşı çıkanlar batılı ağababalarının emriyle hareket eden modern mandacılar, gönüllü batı hizmetkarlarıdır.