Osman Çavuş'un anısına..

Zatına layık şekilde Hamdu Sena Allah'a, sınırsız salat ve selam Yüce Resulullah'a...

Daha çocuk yaşlardayken dedelerimizin, anneannelerimizin bizlere anlattığı hikayeler olur bizde kendimizi bu maceranın içindeki kahramanlar edasıyla onları dinlerdik. Gün oldu devran döndü her biri Hakk'a yürüdü. Onlar bizim gözümüzde kahramanlarımız olarak kaldı. Rüyalarımız da olmasa ovunacak bir şey kalmadı. Rüyalarımız, hikayeleri ve mezarları..

İnsan büyükleri hakkındaki mevzuları hele onlar vefat ettikten sonra tarihe kayıt düşüyormuş gibi anlatıyor, heyecanlanıyor.

Geçenlerde biraderim bir akraba ziyaretinde bu kayıtlardan yenisini dinlemiş bizlere de ders çıkarmak düşsün inşallah.

KARAKADI KÖYÜNDEN OSMAN ÇAVUŞ

Bir büyüğümüz Hilmiye Köyünde yaşlı güngörmüş bir ihtiyarla sohbet ediyor. İhtiyar, büyüğümüze kimlerdensin diye soruyor. Babasını söylüyor, ihtiyar daha eskilerden diyor, amcasını söylüyor daha eskilerden deyince dedem eski ismi Muratpınarı olan Karakadı Köyünden Osman Çavuş'tur, diyor. Osman Çavuş'un ismini duyan bu 90'lık dede, herkesin şaşkın bakışları altında hiçte adeti olmadığı üzere ayağa kalkıyor.

Evladım diyor senin yaşın küçük sen bilmezsin. Biz, köyünüzün üst tarafına doğru arkadaşlarımızla yola çıkmıştık. Kış ayındaydık ve Karakadı'ya yaklaştık. O zamanlar arabalar yok atlarla yolculuk yapıyorduk. Kar şiddetini arttırmış, tipiye çevirmişti. Köyün girişinde bir ışık gördük. Kapıyı çaldık. Bir amca bizi karşıladı. Dedik ki biz Tanrı misafiriyiz. Amca bize dedi ki hoş geldiniz ama benim evim küçük sizi ağırlayamam. Ne yapacağız? Dedik. Köyün çıkışına doğru solda büyük kapılı bir ev var. Osman Çavuşun. Siz oraya gidin. Biz yola revan olduk. Evi bulduk. Kapıyı çaldık.

SİZ BURADA ÖLMEZSİNİZ AMA...

İçerden kimsiniz sesi duyduk. Biz de Tanrı misafiriyiz, dedik. Bizi içeriye buyur etti. Evinin üst katına çıkarttı. Odanın ortasında bir soba içi hazırdı. Hemen yakıverdi ve bize dedi ki: " siz burada bekleyin burada ölmezsiniz" biz birbirimize baktık bir şey anlamadık.

Aradan yarım saat kadar geçtikten sonra Osman Çavuş bizim yanımıza geldi. Sofra hazırlatmış bir güzel karnımızı doyurdu. Bizimle sohbet etti yakından alakadar oldu. Biz de ona dedik ki Osman Amca siz burada bekleyin burada ölmezsiniz dedin ne demek istedin? Osman Çavuş dedi ki: Evladım siz Tanrı misafiriyiz dediniz, derdinizi anlattınız ama atlarınızın dili yok ki dertlerini söylesinler. Sizi misafir odamıza aldıktan sonra hayvanlarınızın yanına gittim onları ahırımıza aldım üstlerini örttüm yemlerini verdim. Siz burada ölmezsiniz ama onları öylece bıraksak ya soğuktan ya da açlıktan telef olabilirlerdi. Dedi.

KAYMAKAM GİBİYDİ

90'lık ihtiyar, bunları anlatmış. Dinleyen hem ceddimle gurur duydum hem de gözlerim doldu. Diyor.

Köyümüzün yaşlılarına Osman Çavuşu sorduğumda onun evi kaymakamlık gibiydi. Kendi de kaymakam derler. Aslına köyde muhtar olur ama Osman Çavuş onların gözünde kaymakam gibiydi.