Aile Bakanlığının aile üzerinde tahribat yaptığını düşündüğünüz kanunlar, yönetmelikler, tüzükler ve anlaşmaların hikmetini siz anlamıyorsunuz. Bakanlık yetkilileri kadınlara tanınan bunca hak ile aile yuvasını çökmesi veya dağılmasının istiyor gibi görülmesinin ardında çok derin bir amaç saklı olsa gerek.

Modern batı anlayışlara göre ya da dini/ geleneksel anlayışa göre inşa edilmiş aile yuvasının zaman içinde modern anlayışa evrilmesinin ardından kalitesinin(!) meydana çıkması için bu tahribat unsurlarını kabul etmiştir.

Bakanlığın üstü kapalı (altı açık) olarak verdiği mesaj şudur; eğer beşeri kanunlara bağlı kalır ve hakkınızı ya da haddinizi bilmezseniz dağılır gidersiniz. Fıtrat kanunlarına uygun Allah'ın göndermiş ve Hz. Peygamberin uygulayıp tebliğ etmiş olduğu kanunlara bağlı kalırsanız aile yuvanızı hiçbir şey yıkamaz.

Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Allah, ailenin yönetimini erkeğe vermiştir. Allah'ın emaneti olarak nikahladığı eşinin her türlü meşru ve gerekli ihtiyacını karşılama sorumluluğu da erkeğindir. Kadınların, erkeklerin görevini üstlenmesine gerek yoktur. İhtiyacı karşılanmış bir insan olarak hanımefendi, akıllı ve sabırlı davranıp arzuların esiri olmaması gerekir.

Ailesinin mutluluğunu sağlayan kadın yuvada saadet meltemleri estiren bir annedir artık. Aile müessesesinin huzurlu biçimde hayat yolculuğuna devam etmesi görevi de kadınındır. (Eğer öyle olmasaydı kadına verilen onca hak sonrası evdeki mutluluk ikiye katlanmalıydı)

Ev işlerini yaparken sadaka sevabı kazandığını bilen, çocuklarına ve kocasına hizmet etmekten mesud olan bir kadın batının kendisine takdim ettiği hak ve hukuku(!) elinin tersiyle itecek veya onları hiç bilmeyecek ya da onları hiç tanımayacaktı.

Farkındaysanız erkek egemen bir toplumdan kadın egemen bir topluma doğru evrilmeler başladı. Kadınların arzu ve taleplerini karşılamak maksadıyla(!) çalışma hayatında yer almasından sonra uç veren problemler karşısında yeni problemlere kapılarını ağzına kadar açan sorunlu/tuzak anlaşmalar Müslüman aile yapısını zarara uğratamaz.

Hem çağdaş, modern, batıcı aile yapısını baş tacı edip onlar gibi yaşama çabasında olanların, nasıl çürük bina inşa ettiklerini görmek adına, bu yasalar iyi bir gösterge olacaktır. Çünkü kadınların hakları korunsun diye vazedilmiş bu tahribat uygulamaları zaman içinde huzurun İslam'da ve Peygamber Efendimiz (sav)'in güzel sünnetinde olduğunun ihtiyacını doğuracaktır.

Buyruluyor ki "duymak, görmek gibi değildir." İslam'ın olmadığı her yerde ciddi problemlerin olacağını yıllardır anlatılmasına rağmen akıllanmayan zihinler bu uygulamalar sonunda belki düştükleri yerden kalkmak için tutunacak dal arayacaklar.

İşte, Aile Bakanlığı belki de böyle bir gizli amacın zuhur etmesinin yolunu açmıştır. Bazen hedefe varmak için başka bir yol bulamazsınız da en acı, en ızdıraplı yolu tercih edersiniz ya, işte öyle. Bir hakikati kavramak bazen büyük bedeller ödemeyi gerekli kılabilir.

Çok ufak bir örnekle Uhud Savaşını hatırlayalım. Peygamber (sav)'in; "Bizim öldürüldüğümüzü görseniz dahi yerinizden asla ayrılmayınız" diye tembihledi. Ayneyn Geçidi'ni korumakla görevli elli sahabi, müşriklerin kaçtığını görünce ganimet toplamak için yerlerini terk ettiklerinde İslam ordusunu büyük bir hezimete uğratmışlardı.

Son söz olarak Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın o teselli edici cümleleri ile hayata bakmaya çalışalım.

Hak şerleri hayreyler/Zannetme ki gayreyler/Arif anı seyreyler/Görelim Mevlam neyler/Neylerse güzel eyler.

Toplumdaki her insanın arif olma kabiliyeti olmadığı için çokları haddinden fazla telaşlanır, karamsarlığa kapılır ve bunun sonucunda bilgisi ve şuuru düzeyinde gayret eder.

O sebeple aileyi tahrip eden uygulamaların karşısında yer almak ve gerekli mücadeleyi uygun yöntemlerle yapmak, akıllı ve mücahedeci insanların işidir. Onlardan yana olduğumu beyan ederken onları tebrik ediyor ve başarılar diliyorum