ÖĞRETMENLERİN SORUNLARINA DAİR

Öğretmenlik en çok nazar çeken mesleklerin başında
geliyor. Mevcut memurluklar içerisinde de en çok kıskanılan memurlar da
öğretmenler? Öğretmenlerin başta tatilleri olmak üzere, mesai saatleri gibi bir
çok konu tartışma konusu yapılıyor. Halbuki öğretmenler dışardan göründüğü
kadar rahat değiller.

İşin aslı şu: Bir öğretmenin halinden anlayabilmek
için her şeyden önce bir öğretmen olmak gerekiyor. Bir saat derse girin
öğrencilerle uğraşın, öğretmenlerin halinden daha iyi anlarsınız. Öğretmenler
artık her şeyden önce saygı ve itibar istiyor. Öğretmenler sorunlarının
bilinmesini istiyor. Eğitim-Bir-Sen, Eğitim-İş, Türk Eğitim-Sen, Demokrat
Eğitimciler Sendikası başkanlarının Milli Eğitim Bakanlığına ilettiği bazı sorunlar
şöyle:

1-Eşit işe eşit ücret kanunu çıkarıldı, öğretmenler
bu kanun kapsamına alınmadı. Öğretmenler kendilerini üvey evlat gibi
hissediyorlar. Azim, şevk ve motivasyonlarında düşüş yaşandı.

2-Türkiye genelinde öğretmen başına düşen öğrenci
sayısı çok fazla.Hâlâ sobayla ısıtılan sınıflar var ve birleştirilmiş sınıf
uygulaması devam ediyor.

3-Avrupa Birliği?ne üye, hatta aday ülkelerde
öğretmenlerin siyaset hakkı var. Gelişmiş, çağdaş demokrasi ve siyaset için
öğretmenlere siyaset ve grev hakkı verilmeli.

4-Ücretli öğretmenler çok düşük maaşlarla
çalışıyor. Sosyal güvenceleri yok, sendikalı olamıyorlar.

5-Dershane ve özel okul öğretmenleri arasında
asgari ücretle çalışanlar var.

6-OECD ülkelerinde öğretmenlerin yıllık çalışma
saatleri 1652 saat, Türkiye?de 1840 saat.

GERİ ZEKALI ZANNEDİLDİ ÜSTÜN ZEKALI ÇIKTI

Araştırmalar, öğrenci başarısının yüzde 50?sinin aileden
gelen genetik mirasa, yüzde 30?unun ise öğretmen niteliğine bağlı olduğunu
gösteriyor. Geriye kalan yüzde 20 ise diğer faktörler arasında paylaşılıyor.

Bu araştırma sonucunun ışığında ilginç bir olay
paylaşalım sizlerle. Meriç 9 yaşında bir çocuk? Meriç ilköğretim 1.sınıfta
doğru dürüst yazı yazamadığı için geri zekalı muamelesi görür.

Derslerinden sürekli düşük not aldığından çevresi
tarafından dışlanır. Meriç, okula gitmek istemiyordu. Çünkü arkadaşları kolay
bir şekilde yazı yazarken, kendisi bunu başaramıyordu. Çevresi tarafından,
geri zekalı olarak anılan Meriç, kendisine zorla yazı yazmayı
öğretmek isteyenlere sinirlenip, her şeyi yırtıp atıyordu.

Meriçin ödevlerini ise arkadaşları yapıyordu.
Öğretmenler, Meriçin ailesine, Bu çocuğu okuldan alın tavsiyesinde
bulundu. Anne Nazlı Akbulut bunun üzerine Rehberlik Araştırma Merkezine
başvurdu. Araştırma sonucunda Meriçte, üstün zekalı çocuklarda rastlanan
öğrenme bozukluğu tespit edildi.

Sonuç olarak özel eğitime alınan Meriç, girdiği
sınavlarda okulunda 2.,İstanbulda 11., Türkiye genelinde ise 19. oldu.

Üstün zekaya sahip çocuklarda da rastlanan Meriç?in
bu durumunu bazı ünlüler de yaşamış. Einstein, Prens Charles, Madonna, Tom
Cruise gibi isimler, Meriç gibi başta öğrenme bozukluğunu yaşadığı için
geri zekalı zannedilmiş. Meselenin özü şu: Doğru eğitimi
verebilmek?

SINAV KALKAR, DERSHANE KALKMAZ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeri geldikçe
dershane sistemini eleştiriyor. Haksız da değil? Başbakan en son yaptığı
açıklamada ?Üniversite giriş sınavlarını da üniversite hazırlık kurslarını da
ortadan kaldırıyoruz. Bu dershaneler ya liseye dönecekler ya da kapanacaklar.
Çünkü insanların ellerindeki son imkanları bu alanda kullanmalarını
istemiyoruz? dedi. Bu sözler yeni bir tartışmayı başlattı.

Okullar arası eşitsizlik devam ediyor.
Öğrencilerin sürüklendiği yarış ortamı kaçınılmaz gözüküyor. Yarış üzerine
kurulu sistem sınavları zorunlu kılıyor. Sınav trafiği de mecburen dershaneleri
sistemin bir parçası yapıyor. İşin acı tarafı
biz de olduğu kadar hiçbir ülkede sınav ve dershane yok.

Başbakan?ın açıklamasından Türkiye?de eğitimin daha
iyi olacağını, ve gelecekte sınavlara gereksinim kalmayacağını anlıyoruz. Gelecekte
üniversitelerimizin sayısı artacak ve
herkes üniversiteye sınavsız, rahatlıkla
girebilecektir. Böyle olunca da dershanelere ihtiyaç kalmayacaktır. Bu şimdilik
bir hayal?

Dershaneler diploma vermiyor. Ancak mevcut eğitim
sistemine ciddi katkıda bulunduğu bir gerçek. İhtiyaç kalmadığı taktirde
dershaneler kendiliğinden kapanır. Konu ihtiyaç meselesi? Yarış ve sınav
biterse haliyle dershaneler de biter.

Dershanelerin kalkacak olmasından bizim anladığımız
şudur: Dershanelerin işlevi değişecek.Dershaneler okul dersleri için etüt ve
takviye merkezi olacak. Özel okul gibi çalışacaklar. Bale, müzik, resim,
İngilizce kurslarına dönüşecekler? Amerika ve Avrupa?da dershaneler bu işlevi
görüyor.

Sonuç olarak; dershaneleri günah keçisi olarak ilan
etmek doğru değil? Zaten Başbakan?ın kastettiği de bu olmasa gerek?

İHL?NİN ORTA KISIMLARI YENİDEN AÇILIYOR

TBMM Genel Kurulunda zorunlu eğitimi 12
yıla çıkaran kanun teklifi kabul edildi. Zorunlu eğitimi 4+4+4 şeklinde
uygulanacak.

Milli
Eğitim? deki son düzenlemeye göre Kuran-ı
Kerim ortaokul ve liselerde seçmeli ders
olarak okutulacak, Peygamber Efendimizin hayatı da öyle.. Yine bu düzenlemeye
göre imam-hatip ortaokulları yeniden açılacak.

Bundan kimsenin
rahatsız olacağını zannetmiyorum. Söz konusu olan Kutsal kitabımız K.Kerim?in
ve Peygamber Efendimizin öğrenilmesi? Bu Müslüman-Türk her insanımızı mutlu
eder. Umarım bu hassas konu politik tartışmaların ve siyasi hesapların
malzemesi olmaz.

Ben bu gelişmenin halkımızın çoğu
tarafından olumlu karşılandığını düşünüyorum. Söz konusu uygulama seçmeli
olduğu için hiçbir zümreye de baskı söz konusu değil.

Hatırlanacağı
gibi
imam hatip okullarının orta kısımları 28 Şubat döneminde kapatılmıştı.
Neredeyse tüm İHL Okullarının kapısına kilit vurulacaktı. Bu kapanma olayı
geniş kitleleri yaralamıştı. Ülkemiz için hoş günler değildi o günler.


Temennim odur ki; hoşgörü ve saygı ortamı tüm
kurum ve topluluklarımıza hakim olsun?