Adam Olana Bozavlu'da Bir Ağaç Zeytin Yeter.

MUCİZE AĞAÇ ZEYTİN: Eskilere büyük zeytin ağacını gösterip sorduğunuzda, '' Bu ağaçlar bize Cenevizlilerden kaldı'' cevabını alırdınız. Bölgede daha öncede zeytin olmasına rağmen Cenevizliler daha da bir önem vermiş Urla da zeytin ağacına. 1300 lü yıllarda Aydınoğulları ve arkasından 1. Beyazıt döneminde Urla tam bir Türk şehri olmuş.1700 lü yıllarda Rum nüfus artınca zeytinin yerini bağcılık almaya başlamış. Sultaniye ve Razakı üzümleri Avrupa da tutulunca 1900 lü yılların başına kadar dünyaya üzüm üretilir olmuş ve zeytincilik unutulmaya yüz tutmuş. Nerede verimli ve işlenebilir toprak varsa üzüm bağı olmuş. Floksera denen (asma biti) hastalığı üzümleri vurunca, zeytin yine önem kazanmış bölgede.İşe yaramayan kıraç, yamaç ve taşlık yerlerde zeytin ağacı kalmış. Dağlarından yağ, ovalarından bal akar cümlesi o dönemlerden kalmış. Cumhuriyet ile birlikte mübadele sonucu Urla ya gelen Kavalalılar tütünü getirmiş yanlarında. 1980 li yıllara kadar tütün cenneti olmuş Urla. Arkasından kota getirilmiş, koçanlar iptal edilmiş. Fakat zeytin hep değerini korumuş bölgede.

ZEYTİNİN YAĞA YOLCULUĞU; 1970'li yılların sonlarına kadar develer çekerdi zeytini eski adıyla '' Deymen'' e, asıl adı değirmendir, sonralarda fabrika oldu isimi. Önce dalında kuruyup dibine dökülen '' Kızılkuru'' toplanır. Yağı iyi olmaz, acıdır ve asidi yüksektir. Sabun imalatında kullanılır. Daha sonra dalında olgunlaşıp dibine dökülenlerini toplarsınız. Yerde bazen diz çökerek, bazen sürünerek, ellerinize dikenler bata bata, teker teker toplarsınız. Geri kalanları da ''Çırpak'' dediğimiz uzunca bir sopa ile dallara vurarak düşürebilirsiniz. Toplanan zeytin Deymene geldiğinde sahibinin adı ve kilosu etiketlenip ayrı bir yere alınır. Yıkanan zeytinler devasa büyüklükteki taş tekerleklerde ezilerek çamurumsu hale getirilir. Ezilen zeytin kıldan, hasırdan ya da koko lifinden yapılmış torbalara doldurularak üst üste pres makinesine dizilir. Bir yandan pres sıkarken bir yandan da sıcak su dökülür torbaların üzerine. Kara suyu ve yağ birlikte süzülerek yolculuklarına sıcak su havuzunda son verirler. Havuzda sıcak su ile karışan sıkılmış ürün '' Zeytinyağı gibi üste çıkar'' ve ayrıştırılır. Şimdilerde kontinü sistem gelişti, bir taraftan zeytini atıyorsunuz, diğer taraftan yağ çıkıyor. Yöremizdeki yağlar genelde 2-3 asit civarında olsa da bölgesel olarak kalitesi değişebilir. Örneğin Kekliktepe'nin zeytini ile Özbek köyünün zeytininden üretilen yağın kalitesi aynı olmaz. Deymenden yağı teslim almak özel bir tören gerektirir. Genelde kasa ile lokum veya helva alınıp gidilir deymene, ağzımız tatlansın, bereketli olsun diye. Bir de zeytinyağının eve geldiği gün mutlaka bakla favası pişirilir.

Zeytin tam bir yaşam kaynağıdır. 5-10 ağaç zeytininiz varsa, yeşilinden ayrı, siyahından ayrı, hurmasından ayrı, çekirdeğinden ayrı, yağından ayrı, odunundan ayrı faydalanırsınız. 1990 lı yıllarda İzmir Çeşme otoyolu yapılırken Urla gişeleri bizim zeytinliğimize denk geldi. İstimlak yapıldı, bedelleri ödendi. Yolda kalan asırlık zeytin ağaçlarımızı ellerimiz titreye titreye ve hüngür hüngür ağlayarak kestik.

Bütün dünya medeniyetleri zeytine ayrı bir önem vermiş. Klazomenai antik kentinde bulunan zeytinyağı işliği günümüzden 2600 yıl öncesine dayanırken, yine dünyada barışın ve kardeşliğin sembolü olmuştur zeytin dalı. Kemal ERGÜN