Pazar sabahı Yasin suresinin beşinci sayfadaki "Ey ademoğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır, demedim mi? Ve bana kulluk edin doğru yol budur demedim mi?" (Yasin suresi 60 ve 61.) buyuran ayet-i kerimesi var ya onu bir düşünelim, dedim.

Bu, insanoğlunun macerasının uç noktası belki de açmazı Bir tarafta apaçık düşman ilan edilen şeytana tapmayın emri bir tarafta da Rabbimiz olan Allah'a ibadet edin emri. "Yaratan bilmez mi?" yarattığını... Şeytan insanoğlunun en kavi düşmanı... Düşmana karşı yapılacak muamele bellidir. Tedbirli olmak, tavır almak, hazırlıklı durmak... Gafil ve cahil olan insan demek ki apaçık düşmanı olan şeye kutsal bir saygı gösterebilir bir yapıda ki bu da tapmak kelimesi ile tanımlanıyor. Gerçi "kulluk yapmayın, tabi olmayın" da diye de yorumlanabilir. Dolayısıyla insanoğlunun bu gelgitlerinin çapını da görmüş oluyoruz. Tabii buna gelgit derken büyük bir aldanış demek lazım.

Cenab-ı Allah da böyle bizi sınıyor yani "şeytana aldanmayın, şeytanın dediklerine tabi olmayın" manasında... Bu durum bizim kültürümüzde, kendisini parçalayıp yiyecek kurda aşık olan bir kuzu diye misallendirilebilir. Konu beni diğer ayetlere de yönlendirdi. Bir ayet-i kerimede de "(Ey habibim!) Nefsini ilah edineni görmedin mi?" diyor. Demek ki nefis de şeytandan bir unsurdur. İlah olarak Allah'tan başka ilahlık taslayabilecek bir şeydir, nefis.

Modern zaman insanının yüreğinin ortasına bıraktığı çok önemli bir cümle var: "İstediğini yap!" "Nefsine tabi ol, başkasına tabi olma" manası bugünlerde reklamlarda bolca kullanılır bir cümle olmuş. Meseleler bu çerçevede düşünülüyor bence. Herkes sanki küçük bir (....) gibi piyasada oluşuyor, Halbuki Cenab-ı Allah şu dünyayı yarattı. Belli kanunlar koydu ismi sunnetullah. Peygamber Efendimiz (sav) bu ve benzeri kanunları uyguladı. Bize güzel örnek oldu. Ancak "istediğini yap" dediğin zaman "bu konulmuş kuralları" da icabında geçmek gerektiğini, düşünmemek gerektiğini söylüyorlar. Bir insana tekrar tekrar Amerika'yı keşfettirmek gibi bir haldir bu.

Tabii hiçbir insan sıfırdan/yoktan bir şey talep etmez. Hayatın kritik anlarında kendi nefsinin dediğini mi yapıyor, yoksa Allah'ın emrettiğini mi yapıyor? İşte tam bu arada "nefsini ilah edinip edinmemek" refleksiyle karşı karşıya gelebiliriz. Az önceki ayeti kerimede de Allah "şeytana tapmayın, bana ibadet edin" dedi. Cenab-ı Allah, yarattığı insanın mahiyetini biliyor ve kendisine yönelecek o büyük kutsal saygıyı, başka şeylere vermemesi için de uyarıda bulunuyor. Bu anlamda Rabbimiz, ademoğlunu çok özgür bıraktığını da görüyoruz.

Tövbe 31. Ayette (Yahudiler) Allah'ı bırakıp, hahamlarını; (hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır.

Burada da bir başka boyutu görebiliyoruz. Din büyüklerini yani Hristiyan ve Yahudiler din hakkında, Allah'ın dediğini değil de rahiplerin ve haramların dediklerini kabul ediyorlar ve böylece onları ilah edinmiş oluyorlar. Yani insanlar, Allah'a tabi olacakları yerde, Allah'ın cümlelerine aykırı fikir beyan eden insanların peşine gitmiş oluyorlar.

Bu ayeti kerime üzerinden Müslüman ilim adamlarını çıkarsamak doğru değil. Neden? Çünkü Allah'ın helalini haramı bize nasihat eden, öğüt veren insanların sözünü dinlediğimiz zaman Allah'ın emrini yerine getirmiş oluyoruz. Allah'ın emrine aykırı bir şeyler söylüyorlarsa işte o zaman dinlememek gerekiyor. Hani ayet belli, hadis belli ama "hoca diye geçinenler" de var. Vahye aykırı bir şey söylüyorlarsa orada uyumamak gerekiyor. Ki böyle sahtekarca hocaların İslam topraklarına girip bazı tevil ve tefsirlerle Kur'an-ı Kerim'in hakikatlerini saptırdığını da biliyoruz.

Velhasıl son not da şu olsun. Önümüzdeki şu manzarayı da görmek mümkün. İnsan apaçık düşmanına tapabilecek bir boyutta ve büyük bir aldanış yaşayabilir. Kendi benliğini yok sayarak kutsal bir saygı ile önünde eğildiği varsa dikkat etmesi gerekir. Buradaki şeytandan maksat da kötülükler olabilir, İslam karşıtı her tutum ve davranış olabilir ya da kişiler olabilir. Çünkü "şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında, biz onlarla alay ediyoruz" diyen münafıklar diye tarif eden ayette somut ve ismi İblisten olan şeytandan bahsetmediği hissedebiliriz.

İblis'in, şeytan olmasını, kibirlenmesinden, Allah'a secde etmemesinden, haddini aşmasından, yanlış kıyas yapmasından yakalayabiliriz. Dolayısıyla İslam dininin dışındaki her unsurun birer şeytani sistem, düşünce, tutum, davranış ve ideoloji olduğunu yorumlamak zor da değildir.