"Ya Muhammed canım arzular seni" dizesini okuduğunda o Resuller resulüne olan sevgisini hatırladı. Hz. Peygamberi sevdiğini "söylemek" artık basit kaçıyordu. "Söylemek" bir iki kelimenin telaffuzundan ibarettir asıl onu "gönül istediğinde" gözlerden dökülen yaşlar ile anlatabiliyor musun, diye düşünüyordu.

Hatıra kitaplarının birinde okumuştu. "Cemalinle ferahnak et ki yandım Ya Rasulullah" dizelerinin sahibi Yaman Dedenin İstanbul kaldırımlarından birine çökmüş ağlarken görenler sormuşlar "bir sıkıntın mı var?" diye. Yaman Dede şöyle demiş "Resullulah Efendimiz (sav) yadıma düştü, o sebepten ağlıyorum."

Hangi devirde olursa olsun Efendimizin (sav) aşıkları her daim aynı ruh hali içindeler. Kalpler hüzünlü, gözler yaşlı... "İnsanın candan arzulaması" ne kadar önemli olduğunun da göstergesidir aslında. Gönülden arzulamak, samimi, riyasız, çıkarsız... Bu duygular içinde diğer şiirini terennüm etti.
Canım kurban olsun senin yoluna / Adı güzel, kendi güzel Muhammed,
Şefaat eyle bu kemter kuluna / Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Arzulayan can, onun yoluna da kurban edilir. Can, dünyada gurbettedir. Gurbet bir sürgün yeridir. Sıla, cennettir. Cennette ise Sevgili vardır. Gönül en doğrusunu istemektedir. Kendisini, sevgili yoluna feda ettiğinde can zaten sevgiliye kavuşacaktır. Akıl devreye girdiğinde bazı imkanlar, bazı şartlar vb. şeyler düşünmek gereğini hisseder.

"İsmiyle müsemma" derler eskiler yani huyu da aynen ismi gibi. İsmi, hal ve hareketlerini yansıtıyor, demek. İsmini bilen, nasıl biri olduğunu anlıyor. Yumuşak huylu birinin isminin "Mülayim" olması gibi. Muhammed, çokça övülmüş demektir. Hem Allah hem de kullar tarafından çok övülmüş Muhammed (sav), hem de çok sevilmiştir...

Mü'min olanların çoktur cefası /Ahirette olur zevk-u sefası / On sekiz bin alemin Mustafa'sı,/Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

"Şefaat eyle bu kemter kuluna" dizesinde tartışılacak kelimelerin olduğunu düşündü. Çünkü bir insanın "şefaat etmesine" itiraz edenleri biliyordu. Ancak Kerim Kitapta Allah'ın izin verdiği bazı insanlara, diğerlerine şefaat etme hakkı bahşedilmiştir. Büyük hikmet var burada belki de. İnsanlar şefaat hakkı elde etmek için şehadet makamına ulaşmak isterler. Bunun için gayret gösterirlerken diğerleri de onun güzel hatırasını korur, onun açtığı yolda ilerler ve güzel davranırlar.

"Kul, köle" söz dinleyen, söyleneni yapan manasına kullanılmıştır mecaz anlamda. "Kemter" aciz fakir, itibarsız manasına gelen demektir. Kul, yani Yunus mütevazı takılmış ki yakın da budur Efendimiz (sav) yanında.

Yedi kat gökleri seyran eyleyen/ Kursunün üstünde cevlan eyleyen/Mi'racda ümmetin Hak'dan dileyen/Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Miraç olayı üzerinden Peygamber (sav) anlatıldığı zaten belli idi. Miraç'a çıkmak diğer peygamberlere verilmiş bir mucize değildir. Bu da Efendimiz(sav) üstünlüğünü gösterir. Yüksek makamlara, yüce mevkilere ermiş bir insan olarak O (sav), "benim bildiğimi bilseydiniz çok ağlar, az gülerdiniz" buyurur. Çünkü yedi kat göklerde sanki "zaman" vaktini tamamlamış da Peygamberimize (sav) "olmuş ve olacaklar" gösterilmiştir.

O has makamlarda, aşkla geçilen o yüceliklerde, en yüce Sevgiliyle, Rabbiyle baş başa iken ümmetini unutmadı, onların bağışlanması, onları yani bizim yarlıganmamız için yalvardı, yalvardı, yalvardı...

Ol çariyar anın gökler yaridir/Anı seven günahlardan beridir/On sekiz bin alemin serveridir, /Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Efendimizin (sav) sevgisi, Ona olan derin muhabbetin insanı tertemiz kıldığını onun muhabbetinin günahlardan uzak eyleyeceğini belirtmesi, sevginin nasıl bir yol takip ettiğini belirtmiş oluyor. On sekiz bin alemin başı, sevgilisi Efendimizdir (sav). "Onun hürmetine yaratılmış cümle alem" diye bahsedilen mesele. Şair yüreğindeki aşkı anlatmak, ona verdiği değere vurgulamak için her türlü vasfını ifşa etmiş.

Aşık Yunus neyler iki cihanı sensiz, sözüm bittiği yer... İki cihan (dünya ile ahret) ve içindekilerin varlığı Peygamberimizin (sav) varlığıyla ilgili. Ona olan iştiyak tüm sevgileri anlamlı kılıyor. Her şeyin tadı tuzu onun varlığı ile ilgilidir. Getirdiği İslam'a teslim olmayanlar tabii ki de inanmazlar, onlar da büyük bir kayba uğrayacaklardır. Lakin bu durum da Efendimizi (sav) çok üzecektir. Çünkü o rahmet olarak gönderilmiş bir insandı O (sav).

"Yunus Emre'de Peygamber Sevgisini" işleyecekti ama Yunusunkine benzer bir gönül taşıdığını hissedince sevindiğini hissetti.