Deneme yazdıracaktı edebiyat öğretmeni ancak öncelikle bir düşünce üretmekten bahsetmek istedi. İki haftadır öğrencilerine "Ben böyle düşünüyorum" etiketli bir konuşma yaptırmak istiyordu. Son sınıfa ramak kalmış bir dönemde öğrencilerine bir konu hakkında fikirlerini ve düşüncelerini açıklamak için fırsat veriyordu.

"Hür fikirli nesiller yetiştirmek" için Dil ve Anlatım dersi iyi fırsattı. Kendi bir örnek vermek istedi konuyla ilgili. Masasının üzerine kollarını kavuşturarak omuzlarını yükselti. Yakıcı soruyu sınıfın orta yerine fırlattı.

"-Neden" dedi, "neden benim bir sözümle insanlar kendini değiştirmiyor? "-Sizi sevmiyorlardır." cevabı yününe çarpılıverdi. "-Sizin dünya görüşünüzü beğenmiyordur."

Devam etti edebiyatçı, "O vakit değişimin ilk unsuru, değişimi başlatan insanın konumuyla alakalıdır, diyebiliriz. Yani ben sevilen bir adam olsaydım sözüm dinlenir ve istediğim değişimini olmasını sağlardım. Bu kadar mı ?" "-Bir sözümle değişmeyişlerinin sebebi ne?"

"-Yok hocam, adamın kendi, belki öküzün teki olabilir? Yani anlamıyordur dediklerinizi. Anlıyordur da belki yapmak istemiyordur. Belki de yapmak istiyordur ama imkanı yoktur. Bizim bilmediğimiz başka sebepleri de olabilir."

Öğrenciler sabah girdikleri deneme sınavından başka bir denemeye geçmişlerdi. Ben böyle düşünüyorum" özgürlüğünü yaşadıklarından hiç düşünmeden isabetli cevaplar veriyordu. Demek ki ikinci basamak karşıdaki insanın içinde bulunduğu hali bilmek. Ona uygun bir dil ile konuşmak, değişimin parlayan ışıklarına göz kırpmaktır.

"-Ama hocam, ya konu dikkatini çekmiyorsa, o konuyla ilgilenmiyorsa bırakın sizin bir sözünüzle değişmeyi, dönüp bakmaz bile!"

"İşte bu da aradığım son nokta idi" dedi edebiyat öğretmeni. "İnsan konusuna göre hayatında değişiklikler yapar. Bu değişim ya köklü olur veya geçici."

Mesela bir patron olsaydım, emrimdeki mühendisler ve işçiler beni dinlerler ve davranışlarında gerekli değişimi gösterirler.

Aslında vurgulamak istediği şu idi; Büyük değişimlere hazır olmak gerekir. Değişimi fark edip heyecanlanmak çok güzel olacaktır. Değişim vakitlerinde kazananlar ve kaybedenler olurdu. Birileri inerken diğerleri çıkar ve yükselir değişim demlerinde.

İman hakikatlerinin kendisine ulaştığı insan, içinde yaşadığı büyük değişim volkanı hangi dağlara haykırmak ister. Peygamberinden duyduğu sözlere itimat ederek yörüngesine tam ters istikamette yaşamına devam etmek ister bazı insanlar.

Değişiminin kaynaklarından biri de arkadaştır. "Kişi sevdiğiyle beraberdir" buyuran Yüce Peygamber ardından "kişi arkadaşının dini üzerinedir" diyerek iki insan güzel dostluk kurmuşsalar sebebi işte bu muhabbettir değişimin.

"İlla ki değişmemiz lazım?" demiyoruz tabii. İnsan tekamüle ulaşmalı. Tekamül/olgunlaşmaya ya giden yollar asla kapanmaz. Her gün yeni bir yaratmada olan bir Rahmanın kulu olarak iki günümüz eşit olamayız. "Dün, dünde kaldı cancazım, bugün yeni şeyler söylemek lazım" diyen Mevlana Celalettin-i Rumi de bu noktayı işaret etmiştir.

"-Hocam biz istemezsek kimse bizi değiştiremez?" "-Doğru ama zaten bu değişimi isteyenler sizin-bizim istek dünyamıza da parmaklarını sokuyorlar. Yani bizlerin ne veya neler isteyeceğimize de karışıyorlar.

Beşer olan yüzümüzü insanlığa çevirerek değişim konusunda kontrolü elden kaçırmamalıyız vesselam.