AYHAN ŞEKER /
Sen gittin ya her şey sana benzeyecek. Öyle diyor şair. Hey hat doğru imiş. Bazı sözlerin anlamını ve değerini yaşayarak idrak etmek bambaşkaymış.
Sevgili babacığımı Cenab-ı Hakkın sonsuz rahmetine uğurladıktan sonra gözyaşlarıma karıştı bu sözcükler. Ana gibi yar olmaz demişler... Şimdi ben diyorum ki baba gibide yaren olmaz. Herkesin babası sevgilidir. Benimkide bana sevgili idi. Elinden bir fiske dahi yemedim. Helallik alınırken gönlüm rahattı. Zira kimseye ne eli nede dili değmişti. Kimsenin hakkına el uzatmadı. Parayı hiç tanımadı. Okuma yazma bilmezdi. Onun içindir ki babamın kolunda hiç saat görmedim. Saati soranlara 'dünkü vakit' derdi. Kimse kırılmazdı. Çünkü kırmayı da bilmezdi.
Cafcaflı laflar bilmez kitabın ortasından konuşurdu. Kendinden küçüklere bile 'ağa emi' dediğine defalarca şahidim. Kibir, gurur afra tafra nedir bilmezdi. Üç günlük yalan dünyada kime gurur yapacaksın derdi.
Babam, dizinin dibine oturtup uzun uzadıya nasihat veren babalardan değildi. Onun yaşamı anlayana başlı başlına nasihatti. 'Kırma, incitme, yapmadığın gönlü yıkma, dünya malına tamah etme, kimseye muhtaç olmadan huzurlu bir yaşam en büyük erdemdir' . Hayatının özeti buydu.
Lisanı hal ile anlatırdı anlatacaklarını. Tabi anlayana.
Köyden kalma 5-10 hikayesi vardı. Hikaye dedik mi onlardan birini seçer anlatırdı. Defalarca dinleyip ezberlemiş olsak da ilk kez duyuyormuşçasına dinlerdik.
Onun dünyası ile bizim dünyamız aynı değildi. O kendine ait bir dünya kurmuş kendi kurallarına göre yaşıyordu. Peygamber mesleği 'çobanlık' yapmıştı yıllarca. Hayvanları yönetemeyen hayvanlara söz geçiremeyen insanları yönetemez laf dinletemezdi. Kimseyi yönetme ya da laf dinletme hevesinde olmadı. Hayvanlarla insanlardan daha iyi anlaştığına O'nu tanıyan herkes şahittir.
Hayatı bir ders gibi idi. Ancak bana en büyük ve son dersini yaşarken değil vefatının ertesi günü verdi babacığım. Dünyanın ahde vefa bilmeyen, hatır saymayan, acımasız, merhametten yoksun yüzünü onu kendi ellerimle toprağa koyduktan sonra bir kez daha gördüm. Her mevtanın ardından kalanlar kaldı elimizde. Bir kaç gömlek bir kaç elbise vesaire. Anneciğim yarım asırlık hayat arkadaşının elbiselerine bakarak gözyaşı dökerken onu teselli etmek adına 'o elbiseleri artık ben giyeceğim. Babamın elbiseleri dolapta sahipsiz kalmayacak sen üzülme' dedim. Babacığımın pantolonu, gömleği ve ceketi üzerimde olduğu halde nüfustan kaydını sildirmek için nüfus dairesine gittim. İşte dedim yalan dünya dedikleri şey bu olsa gerek. Dünya nedir diye sorsalar 'ölen adamın elbiselerini oğluna giydirip nüfustan kaydını düşürmeye yollayan vefasızın adıdır' derim.
Babacığımı son yolculuğuna uğurlarken ailemizi yalnız bırakmayan, gerek bizzat gelerek gerek telefonla arayarak taziyelerini ileten tüm dost ve akrabalarımıza sonsuz şükranlarımızı sunuyorum. Allah hepsinden razı olsun ve onlarında geçmişlerine rahmet eylesin.
Bu arada İnegöl Belediye Başkanı Sayın Alinur Aktaş'ın şahsında Cenaze Hizmetleri biriminde görev yapan hocalarımıza ve personeline teşekkürü bir borç bilirim. Bu değerli hizmetin ülkemizdeki diğer belediyeler tarafından da örnek alınmasını ümit ediyorum.
Saadet Partisi Belediye Başkan adayı Sayın Salih Berber ve ekibine acımızı paylaştıkları için, Evde Bakım Hizmetleri biriminin kıymetli yönetici doktor ve gezici personeline yakın ilgi ve alakaları için sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum. Görevlerini layıkıyla yerine getirdiklerine şahitlik ederim. Yatalak bir hastaya nasıl bakılması gerektiğini, neler yapmamız gerektiğini uygulayarak öğretmenin yanında adeta bir psikolog gibi davrandılar. İçimize su serptiler zor zamanlarımızda. Onlara ben isimsiz kahramanlar diyorum.
Evlatlar babalarını hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar. Öyle diyordu ya babası ölüm döşeğindeki oğluna.
Bende babamı, dünyanın en saf en temiz babası olarak hatırlayacağım. Bu dünyada yaşadığı acı ve sıkıntılar günahlarına kefaret olsun. Rabbim saflığı ve temizliğine herkesin şahadet ettiği Ahmet Şeker kuluna merhametiyle muamele etsin.
.