Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) , sefere çıktığı bir sırada Gebze ordugahında beklenmedik bir anda vefat edince Osmanlı tahtına geçip oturacak olan şehzade konusunda devlet adamları arasında geniş bir görüş ayrılığı ortaya çıkmıştır.

Gebze ordugahında bulunan Sadrazam Karamani Mehmet Paşa, Karaman sancakbeyi Şehzade Cem Sultan'ı tahta davet ederken İstanbul muhafızı Îsabeyzade İnegöl'lü İshak Paşa da Amasya sancakbeyi Şehzade Beyazıt'ı, tahta geçmek üzere İstanbul'a davet etmiştir.

Şu kadar var ki Karaman sancakbeyi Şehzade Cem Sultan'a gönderilen haberci, Anadolu beylerbeyi Sinan Paşa tarafından tutuklandığı için Şehzade Cem'e haber, zamanında ulaşmadığından İstanbul'a gelip tahta oturmakta gecikmiştir. Buna karşın Amasya sancakbeyi Şehzade Beyazıt, haber alır almaz Amasya'dan hareket etmiş ve Bolu üzerinden sür'atle İstanbul'a gelerek ve de Yeniçeriler ile anlaşarak sekizinci Osmanlı padişahı olarak tahta oturmuştur.

İstanbul muhafızı İnegöl'lü İshak Paşa da ikinci defa sadrazam olmuştur. Ardından da, Fatih Sultan Mehmed'in son sadrazamı olan ve Şehzade Cem Sultan'ın padişah olmasını isteyen Karamani Mehmed Paşa ve taraftarları , ortadan kaldırılmıştır . Ağabeyi Şehzade Beyazıt'ın hükümdarlığını kabul etmeyen Karaman sancakbeyi Şehzade Cem Sultan ise askeri harekat için gerekli hazırlığını yapmış ve İnegöl üzerinden Bursa'ya gelerek burada hükümdarlığını ilan etmiş ve de adına burada para bastırmıştır.

Bunun üzerine ağabeyi Sultan II. Beyazıt, Şehzade Cem üzerine Ayaz Paşa komutasında bir askeri birlik göndermiştir. Ancak Ayaz Paşa mağlup olunca Sultan II. Beyazıt, ordusunun başında Bursa üzerine yürümüş; Yenişehir Ovası'nda ve Göksu çayı kenarında yapılan kanlı bir mücadele sonunda; Cem Sultan yaralanmış ve ordusu ağır bir hezimete uğradığından sür'atle Konya'ya geri çekilmiştir.

Şehzade Cem Sultan, Konyada'ki hazinesini ve aile efradını alarak sür'atle buradan ayrılmış ; Tarsus ve Antakya üzerinden Halep'e ulaşarak Kölemen hükümdarına sığınmıştır. Buradaki ik?meti esnasında Şehzade Cem Sultan, Hac farizasını ifa için Mekke'ye gitmiş ve Medine'yi ziyaret ederek tekrar Kahire'ye dönmüştür . Şehzade Cem Sultan, Karamanoğlu K?sım Bey'in vaad ettiği mali ve askeri desteğe güvenerek ve de onun yaptığı tahriklere kapılarak Anadolu'ya gelerek iktidar mücadelesini sürdürmüştür.

Ancak Anadolu'da yapılan mücadele ile iktidarın kazanılamayacağını anlayınca ; bu kerre Cem Sultan, Rodos şövalyeleri ile anlaşmıştır. Akdeniz yoluyla Balkan coğrafyasına geçmeyi ve iktidar mücadelesini bu coğrafyada sürdürmeyi kararlaştırmıştır. Ne var ki genç şehzadeyi Rodos şövalyeleri, tuzağa düşürmüşler; Balkan coğrafyası yerine o'nu, önce, Rodos Adası'na götürmüşlerdir; ardından da Fransa'ya götürüp bir malikanede onu , hapsetmişlerdir. Rodos şövalyelerinin istekleri doğrultusunda Fransa ve Papalık tarafından bir şantaj aracı olarak kullanılan Şehzade Cem Sultan, malikane, malikane dolaştırılarak sefahate alıştırılmıştır.1495 Senesine kadar, 15 yıl boyunca Papa ve Fransızlar, her yıl için Sultan II. Beyazıt' tan otuz beş bin duka altın haraç alarak Cem Sultanı, ellerinde tutmuşlardır.

Alman İmparatoru, şantaj aracı olarak kullanılacak olan Şehzade Cem Sultan'ı, Papalığın elinden almak üzere ; İtalya seferine çıkınca Papalık, 35 bin dukalık haraçtan mahrum kalacağını görünce, gizlice Osmanlı hükümdarı Sultan II. Beyazıt ile üç yüz bin duka altın karşılığında anlaşmış ve Şehzade Cem Sultan'ı zehirleterek öldürtmüştür. Bu nedenle ; Alman ve Fransızlar, çıktıkları İtalya seferinden eli boş dönmüşlerdir.

Şu kadar var ki, Alman ve Fransızları İtalya'dan çıkardıktan sonra, bu kerre Şehzade Cem Sultan'ın na'aşına İtalya Napoli Kralı el koymuş ve Sultan II. Beyazıt' tan ,bu sefer de o, haraç istemeye kalkmıştır.

Sonunda Osmanlı hükümdarı Sultan II. Beyazıt, 904/1499 Senesi Kanun-iSani/ Cumade'l-ula=Ekim-Aralık ayında Napoli Kralı'na bir harp gemisiyle gönderdiği son bir elçi aracığı ile sekiz gün mühlet verilerek bu mühlet içinde cenaze teslim edilmediği takdirde Türk ordusunun, İtalya sahillerini derhal işgal edeceğini tebliğ ettirmesi üzerine ; o ayın 29'ncu günü, zavallı Cem Sultan'ın talihsiz tabutu, Türkiye'ye sevk edilmek üzere merasimle San-Catolda İskelesi'ne nakledilmiştir. Mudanya'ya götürüldükten sonra cenaze, büyük bir merasimle Bursa'ya nakledilmiş ve Fatih devrinde ölen büyük kardeşi Şehzade Mustafa'nın Muradiye'deki türbesine defnedilmiştir.

Noktacı K?sım Efendi, İnegöl'e gelmeden önce Bursa Muradiye Külliyesi'nin haziresinde yer alan şehzadetürbeeleri ile ilgili olarak düzenlenmiş vakfiyedeki dini hizmetleri yaptırmak ve denetlemek üzere "noktacılık" görevi üstlenmiştir . Bu nedenle K?sım Efendi , "noktacı" lakabı ile anılmaya başlamıştır.