Uzun zamandır gündemden yani siyasetten bahsetmiyorum. Aslında her vatandaş gibi daim takipteyim. Çünkü milletimizin geleceği, doğru siyasetin icrası ile mamur olacaktır. Batılı anlamda siyaseti inşa edenler, iktidar-muhalefet diye iki zıt kavramı da peyda etmişlerdir. Birinin ak dediğine öbürü kara demek zorundaki politika işin doğrusudur, diye düşünenler de var.

Milli-ahlaki mevzularda bir araya gelemeyen yöneticiler, bazen çocuklar gibi kavga ediyorlar, hissi veriyor. Ne kadar temel bir mesele olduğunu bildiğimiz şehitlik ve şehadetin kıymeti üzerinden oluşturulan gündem; köşe yazarlarının, ekran bülbüllerinin ve meydan kahramanlarının ilk konusu.

Bir milletvekili şehit yakınına küfür ettiği kameralar karşısında ayan beyan ortada iken siyasetin(!) karaktersizliği bir kez daha sahne aldı. İktidar tarafı, muhalefetin keskin dilli, acımasız eleştiricisi adamını/vekilini koca bir yanlış üzerinde yakalayıverdi. Tabii ki bir vatandaş olarak, bir müslüman olarak şehit nedir, şehadet nedir, bunların dini ve milli değerleri nedir yakinen bilen biri olarak asla kabul edilemez bir görüntü olduğunu söylemeliyim.

Bir vatandaşın, genel başkanını eleştiriyor, itiraz ediyor (onlara göre hakaret ediyor) diye uzaklaştırmaya çalışma, el kol hareketi yapma, hatta Amerika'daki zenciyi öldüren polis gibi boğazını sıkarak zor durumda bırakmak... Buraya kadar daha önceki yurt gezilerinde görünen şeyler idi. Gidilen her yerde ciddi bir vazife almış gibi bir bayan, dilinden cumhurbaşkanına ağza alınmayacak seviyesiz cümleler sarf ediyor. Bunlar kurgusu yapılmış, figüranı ayarlanmış, senaryosu hazır, parası ödenmiş ufak tiyatrolardı.

Boğazını sıktığı vatandaş, memlekette bölücü olarak görünen bir siyasi parti ile yakınlık kurduğu ve iş tuttuğu için, hatta bundan öte kardeşini şehid etmesinden ötürü teröristlerden nefret eden bir söylemle itirazda bulunmuştu. İşte bu durumun önceki tiyatrolara benzer yanı yoktu sanırım.

En yakın koruma hükmünde olan vekil tarafından, kralının gözüne girmek için ve dahi gözdesi olmak için heyecanlanmış olmalı ki güvenlik güçlerinin, hakaret ettiği söylenen vatandaşı, uzaklaştırma işine müdahil olmuş. İşte gündemin bam teline dokunuşu o esnada zuhur etmiş. Genel başkanını zor duruma düşürdüğü için görevinden istifa ekmek pişkinliğini göstermiş. Gece yarısı çektiği video ile meseleyi beyan etmişti topluma.

Bu olayın ardından savaş meydanlarında birbirine hamle yapan ve saldırıları kavuşturmaya çalışan muharipler gibi iktidar, mesele üzerine saldırmış, muhalefette savuşturmak için her türlü kelimeyi, kavramı, tutumu, davranışı mazinin tozlu sayfalarından çıkarıp haykırmış ve "bize kimse şunu yapamaz, kimse bize bunu yapamaz..." şeklinde meydan okumaya dönüşmüştür.

Çocukların "ama sen de böyle yapmıştın, ama geçen gün şöyle demiştin..." gibi seviyesi düşük tartışmalara dönüştürme çabasını izledik ve izliyoruz.

Bir eğitimci olarak beni endişelendiren şey, gençlerimize yöneticilerimizin güzelliklerinden bahsedemeyecek olmamız, onların milli ve manevi konularda nasıl bir araya geldiklerini örnek veremeyecek oluşumuz. Ha özür dileriz... Okullarda siyaset konuşulmuyordu sahi. Öğretmenlerin siyaset konuşması yasaktır fakat öğrenciler sınıflarda durmadan iktidar sahiplerinin eleştirileri duyulmaktadır.

Zaten dolar, euro almış başını gidiyor, enflasyon hız kesmeden sonsuzluğa kanat açmış. Her şey çok pahalı, hükümet gidici inşallah, gibi siyasetin muhalefet dili olmuş cümleleri duyar olmuşuz. Şehitlere olan saygıdan, onlara karşı gereken hürmetten bahsettiğiniz zaman da iktidardan yana düşmüş görüntüsü veriyorsunuz.

Acaba herkes gerçeği biliyor da bu tiyatroda rol mü yapıyor? Doğruları da söylemeyeyim mi uzantısıyla bölücü konuşmalar yapmak, insanların bir kısmını diğer bir kısmına karşı kışkırtmak, temel itibarıyla siyaset değil, ahlaki bir problem olduğu gibi küfür etmek de ahlaki bir sorundur.

Savunulacak hiçbir yönü olmayan şehide küfür etme konusu bir vicdan sızlamasıyla siyasete malzeme yapılmayacak bir üslupla nihayete erdirilmeliydi. Lakin politize edilmiş zihinler ve birlik noktasında örselenmiş gönüllerle bu meseleyi nasıl aşacağız, biliyorum.