Önümüzde bir seçim planı var.

Bu plan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik tarafından, "3-8-1" formülü olarak duyurulmuştu.

Mart 2014'te yerel seçimler yapılacak...

Mevcut Belediye başkanları yeniden seçilme derdinde...

Siyasi hedefi olanlar da, aday adaylık da olsa siyaset meydanında görünme derdinde...

Siyaset merkezli ilk hareketlenme bu seçim yarışına bağlı olarak gerçekleşiyor.

Önce aday adayları açıklanacak.

Sonra adaylar yarışacak.

Mart sonunda koltuk sahipleri belli olacak.

İktidar da boyunun ölçüsünü alacak halktan muhalefet de...

Biz özellikle İnegöl ve Bursa ayağına bakacağız bu yarışın.

Ama yarış bitmeyecek.

Seçimler üst üste gelecek...

Seçimler üst üste olunca sorular da peşi sıra geliyor.

Ağustos ayında da cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılması planlanıyor.

Abdullah Gül tekrar aday olacak mı?

Başbakan Erdoğan, cumhurbaşkanlığına niyet edecek mi?

Ak Parti'nin yeni lideri kim olacak.

Başka bir seçim;

Kasım ayında da Anayasa değişikliği referandumu planlanıyor.

Başbakan anayasa değişikliğini kısmı olarak ilgilendiren demokrasi paketini açıkladı dün.

Ancak bütün olarak Anayasa değişikliğiyle ilgili ciddi bir aşama kaydedilebilmiş değil.

İktidar ve muhalefet anayasa konusunda söz birliği yapabilmiş değil.

Erdoğan'ın gönlünde başkanlık sistemi vardı belki ama bu sistem de rafa kalkmış gözüküyor.

Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi de ayrı bir tartışma konusu...

Son düzenleme ile Cumhurbaşkanını halk seçecek ama tekrar bu yetkinin meclise bırakılması konusu gündeme gelebilir.

Çünkü Ak Parti yönetimine göre; Cumhurbaşkanını halkın seçmesi hususu, başkanlık sisteminin varlığı ile bir anlam ifade ediyor.

Sonrasında da milletvekili seçimleri süreci yaşanacak.

Ak parti'de 3. Dönem kuralı gerçekten işleyecek mi?

İnegöl'den hangi isim Meclise gidecek?

Velhasıl söz konusu siyaset olunca sorular ve konular bitmiyor dostlar...

DEĞERLER ÖZGÜR KALMALI

Başörtüsü yasağı resmen tarihe karışıyor.

Eğer darbeci ve yasakçı zihniyet tekrar hortlamazsa;

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Merve Kavakçı olaylarını,

İnegöl belediye meclisinde Ayşe Taşçı olaylarını,

Okullarımızda Elif Öğretmen olaylarını yaşamayacağız.

Eğer söz konusu olan özgürlükse,

Eğer söz konusu olan demokrasi ise olması gereken buydu.

Geç bile kalandı.

Umarım Ayasofya gibi özgürlük bekleyen diğer nice değerlerimiz de özgürlüğüne kavuşur en kısa sürede.

MUHACİR OLMAK...

Daha önce yazdım bu konuyu...

Hepimiz muhaciriz aslında, dedim...

Kimimiz daha önce gelmişiz Anadolu'ya, İnegöl'e, tek farkımız bu...

Önce ya da sonra gelmeyi ayrıştırma konusu da yapıyoruz ya pes doğrusu...

Bir pes de; "Suriyelilerin İnegöl'de ne işi var?" diyenlere...

Asırlar öncesinde atalarımızın orta Asya'dan kopup geldiğini unutmayalım.

Daha dün dedelerimizin Balkanlardan, Kafkaslardan göç edip geldiğini ne çabuk unuttuk?

Daha dün iş, aş ve güvenlik umuduyla Anadolu'nun değişik şehirlerinden göçüp geldiğimizi ne çabuk unuttuk.

Hangimiz muhacir değiliz?

Dedelerimize toprak verildi, köy verildi, sahip çıkıldı.

Buralara yerleştik, tutunduk, kök saldık, İnegöllü olduk.

Eğer canı, dini, namusu uğruna göç etmekse hicret, Suriye'den gelenler de muhacir değil mi?

Bunları neden yazıyorum.

Misafirperverliğimize, inancımıza, değerlerimzie yakışmayan bir fırsatçılık furyası almış başını gidiyor.

Ulusal kaynaklara yansıyan haber şöyle: "Ülkelerindeki savaş ortamından kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyeli vatandaşların durumundan faydalanmak isteyen bazı fırsatçı mülk sahipleri sığınmacılara insafsızca davranarak uçuk kira ücretleri dayatıyor..."

Son yapılan araştırmalara göre; Türkiye sınırları içinde 500 binin üzerinde Suriyeli muhacir bulunuyor.

Son günlerde İnegöl'e de çok sayıda Suriyeli muhacir geldi.

Suriyeliler için yeme-içme ve giyim ihtiyacından daha öncelikli sorun ise barınma sorunu..

İnegöl'de düşük bir rakam karşılığında çalışma imkanı bulanlar, ailesinden kalanları alıp İnegöl'e koşuyor.

Ancak ya kiralık ev bulamıyorlar. Ya da insafsız ev sahiplerinin fahiş kira ücretleri altında eziliyorlar.

.8-10 kişilik kalabalık aileler olması nedeniyle bazı ev sahipleri evlerini Suriyeli göçmenlere vermek istemiyor.

İNİYAD gibi gönüllü dernekler yaptıkları çalışmalarla bizi vebalden kurtarıyorlar aslında.

Demek istedim ki; geçmişimizi unutmayalım...

.