MÜŞRİKLERİN TEKLİFLERİ: İbn Abbas'tan rivayet olunduğuna göre; Kureyş'in ileri gelenleri Ka'be'nin etrafında toplanarak şöyle dediler. Muhammed'e adam gönderin, onunla konuşun ve tartışın ki, ona yapacaklarınız hususunda mazur olasınız.

"Kavminin ileri gelenleri seninle konuşma üzere toplandılar" diyerek Rasulullah'a (s.a.v.) haber gönderdiler. Rasulullah (s.a.v.) hemen onların yanınaa geldi. Hidayete ermelerini çok istiyordu.

Dediler ki: "Ey Muhammed! Vallahi biz, Araplardan herhangi birinin, senin karıştırdığın kadar, kendi kavminin işini karıştırdığını bilmiyoruz. Sen atalarımıza sövdün, dinimizi ayıpladın, halim kişileri beyinsizlikle itham ettin, cemaatı parçaladın. Eğer bunu mal istemek için getirdinse, sana mallarımızdan o kadar verelim ki, en zenginimiz sen olasın. Eğer şeref peşindeysen seni başımıza reis yapalım. Eğer bu sana gelen bir cin işi ise, seni bu hastalıktan kurtarıncaya veya senin hakkında mazur sayılmcaya kadar seni te'davi uğrunda mallarımızı harcayalım".

Rasulullah (s.a.v.) onlara şöyle cevap verdi: "Söyledikleriniz bende yok. Ben ne sizin mallarınızı, ne de aranızda şerefli olmayı ve ne de başınıza reis olmayı istemek üzere geldim. Fakat Allah beni size peygamber olarak gönderdi. Size getirdiğimi kabul ederseniz, bu dünyada da ahirette de sizin nasibinizdir. Eğer kabul etmezseniz, benimle sizin aranızda hükmünü verinceye kadar Allah'ın emrine sabredeceğim".

Dediler ki: "Ey Muhammed! Eğer bizim tekliflerimizi kabul etmezsen, biliyorsun ki, insanlar içinde ülkesi bizden daha dar, geçimi bizden daha zor hiçkimse yok. Rabbinden iste de bizim için şu dağları yürütsün, bizim için nehirler akıtsın ve ölmüş babalarımızı tekrar diriltsin de, senin dediklerinin doğru olup olmadığını onlara soralım. Sen de kendin için Rabbinden seni bize muhtaç etmeyecek bahçeler, hazineler, altın ve gümüşten köşkler vermesini iste."[1]

Bunun üzerine Yüce Allah (c.c.) İsra suresinin şu ayet-i kerimelerini indirdi: De ki: Andolsun, bu Kur'an'ın bir benzerini ortaya koymak üzere insü cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler. Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler. Onlar: «Sen, dediler, bizim için yerden bir kaynak fışkırtmadıkça sana asla inanmayacağız.» «Veya senin bir hurma bahçen ve üzüm bağın olmalı; öyle ki, içlerinden gürül gürül ırmaklar akıtmalısın.» «Yahut, iddia ettiğin gibi, üzerimize gökten parçalar yağdırmalısın veya Allah'ı ve melekleri gözümüzün önüne getirmelisin.» «Yahut da altından bir evin olmalı, ya da göğe çıkmalısın. Bize, okuyacağımız bir kitap indirmediğin sürece (göğe) çıktığına da asla inanmayız.» De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir elçiyim. Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, «Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?» demeleri engellemiştir. Şunu söyle: Eğer yeryüzünde yerleşmiş gezip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten, peygamber olarak bir melek gönderirdik. De ki: Benimle sizin aranızda gerçek şahit olarak Allah kafidir. Zira O, kullarını hakikaten bilip görmektedir." [2]

10 SURE GETİREMEZSENİZ 1 SURE GETİRİN: Ayet-i kerimeler Resulullah Efendimiz'i (s.a.v) teselli ederken müşriklere de meydan okuyor. Ey Müşrikler, madem öyle, K.Kerim Arapça, siz de Arapça konuşuyorsunuz. Bu dilin bütün inceliklerine, sanat ve edebiyatına vakıfsınız. Eğer iddia ettiğiniz gibi K.Kerim bir insan sözü ise, haydi siz de O'nun gibi bir söz söyleyin.

Hud Suresi'nde ayet-i kerime'nin devamı mealen şöyledir: "Eğer onlar size cevap veremiyorlarsa, bilin ki, o ancak Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve O'ndan başka ilah yoktur. Artık siz müslüman oluyor musunuz?"[3] (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] İbnu'l-Cevzi, Zadu'l-mesir, 5-85 /Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü't-Tefasir

[2] İsra Suresi 88-96

[3] Hud suresi 14