" Allah, İsrailoğullarından kesin bir söz almıştı. Onlardan on iki kişiyi de temsilci seçmiştik." (MAİDE 12)

SEÇİLEN 12 BAŞKAN: Bu ayet-i kerimede bahsedilen 12 başkanı, Allah'ın izniyle Hz.Musa görevlendirmişti. Bu 12 başkan, İsrailoğulları'nı temsil ediyorlardı. 12 sayısı birçok tarihi olayda yer almıştır. İsrailoğulları'nda 12 kabile vardı. Her kabile için 12 kaynak fışkırmıştı. Hz.İsa'nın da 12 havarisi olmuştu. Akabe gecesinde de Medineli 12 Mümin, Resulullah Efendimiz'e (s.a.v) biat etmişti.

Hz.Musa Allah'ın emri ile İsrailoğulları'na 12 tane temsilci seçmişti. Her kabileden bir temsilci... Bunlar aynı zamanda kendi topluluklarının liderleri idiler. Hz.Musa işlerinde bu 12 temsilci ile istişare ediyordu. Böylece kuracağı devletin temelini atıyordu. Mevcut Muharref Tevrat'ın, Sayılar isimli bölümünde bu temsilcilerin isimleri sayılmakta ve bilgi verilmektedir.[1]

Allah'a, Elçisine ve Kitaba uymaları konusunda tüm israiloğulları'ndan kesin bir söz alınmıştı. Anlaşmanın tam metni Maide suresinde yer almaktadır: "Allah onlara şöyle buyurmuştu: "Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, Elçilerime inanır ve onları desteklerseniz, Allah'a güzel bir borç verirseniz, Ben de sizin günahlarınızı yok sayarım. Ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Sizden kim bu sözden sonra inkar ederse, O doğru yoldan sapmış olur."[2]

GÖRDÜKLERİNİ HERKESE SÖYLEME: Allah (c.c.) onlara Suriye bölgesindeki Eriha'ya gitmelerini emretmişti. Bu bölgede, güçlü bir millet olan Ken'anlılar yaşıyordu.

Zemahşeri tefsirinde bu konuda şu bilgiyi verir: Hz.Musa (a.s) seçtiği başkanlarla onlarla birlikte keşif için yola çıktı. Ken'an topraklarına yaklaştıklarında Hz. Musa (a.s) onları Ken'anlılar hakkında gizlice haber toplamaya gönderdi. Başkanlar orada iri cüsseli, güçlü kuvvetli insanlardan bir topluluk gördüler ve korkup geri döndüler. Gelir gelmez de kavimlerine anlattılar. Halbuki Musa (a.s) onlara gördüklerini söylemeyi yasaklamıştı. Fakat başkanlar, sözlerinde durmadılar ve gördüklerini kavimlerine anlattılar.

Korkmuşlardı, öyle şeyler anlattılar ki, kavimlerini savaştan vazgeçirmeye çalıştılar. Savaş emrinde Hz.Musa'yı desteklemediler. Verdikleri sözden döndüler.12 kişiden ancak 2 kişi sözünde durdu ve gördüklerini anlatmadı.[3] İmtihanın kazanan o iki kişinin: Yuşa bin Nün ile Kalip Bukna olduğu rivayet edilir. Bu iki kişinin girişimine rağmen, Allah yolunda savaşma emrinde, israiloğulları'ndan çok az kişi Hz.Musa'ya tabi olur.

HER HABERİ YAYMA: Demek ki; Her gördüğünü, her duyduğunu, olur olmaz yerlerde anlatıp yaymayacaksın. Devletine, milletine zararlı olabilecek şeyleri paylaşmayacaksın. Paylaşımlarınla korkuya, şüpheye, karışıklığa sebep olmayacaksın. Müslümanlara zarar verme ihtimali olan haberlerde daha hassas olacaksın. Örneğin: Sosyal medyada gördüğün herşeyi paylaşıp yaymayacaksın.

Nisa suresinde bu konuda çok önemli bir uyarı vardır: "Onlara, olumlu ya da olumsuz, bir haber gelince hemen onu yayarlar. Halbuki onu, Allah'ın elçisine ve kendilerinden sorumlu kişiye götürselerdi, Onlar, o haberin aslını araştırarak bilirlerdi. Allah'ın size yardımı ve merhameti olmasaydı, çoğunuz şeytanın peşine takılırdınız."[4]

Hucurat suresinde de benzer bir uyarı yer alır: " Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."[5] (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] İbn-i Kesir

[2] Maide Suresi 12

[3] Keşşaf, 2/478

[4] Nisa Suresi 83

[5] Hucurat suresi 6