"Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır." (RAHMAN 46)

CENNET DERECELERİ: Cennet kelimesi K.Kerim'de147 defa geçmektedir. Allah (c.c.) bu ayet-i kerimede iki cennetin varlığından bahsetmektedir. İnsanlar kul olarak Allah katında eşittir. İnsanlar birbirlerine ancak amelleri ile üstün olabilirler. Cennete giren kulların, dereceleri amellerine göre farklı olacaktır. Ayet-i kerimelerden anlıyoruz ki; tek bir cennet yok. Cennet içinde cennet var. Cennette kulların amellerine göre dereceler var.

İki cenneti şöyle örnekleyebiliriz: düşünün, dünyada varlıklı bir insansınız. İki tane eviniz var. Biri yazlık, diğeri de kışlık. Veya evinizin biri şehirde diğeri köyde... Farklı şehir ve ülkelerde de eviniz olabilir.

Hayal gücümüzü biraz daha genişletelim. Teknoloji daha da ilerlemiş olsun. Bir eviniz dünyada, diğer bir eviniz ayda olsun. Bir eviniz güneş galaksisinde, diğer bir eviniz başka bir galakside olsun. Bu evleriniz sayesinde, farklı mevsimler, farklı imkanlar, farklı meyve ve sebzeler, farklı güzellikler içersinde yaşadığınızı düşünün. İşte cennet de böyledir. Kulların amellerine göre farklı cennetler ve cennet dereceleri vardır. Bu cennetlerde birbirinden farklı nimetler ve ikramlar vardır.

Resulullah Efendimiz (s.a.v) Cennet dereceleri hakkında şöyle buyurmuştur: "Cennette yüz derece vardır. Her iki derece arasındaki uzaklık yerle gök arasıdır. Firdevs cenneti en üst derecedir ve cenentin dört ırmağı da oradan fışkırıp akar. Şayet Allah'tan isterseniz Firdevs cennetini isteyiniz."[1]

"Cennetlikler, kendilerinden yüksekteki köşklerde oturanları, aralarındaki derece farkı sebebiyle, sizin sabaha karşı doğu veya batı tarafında, gökyüzünün uzak bir noktasında batmak üzere olan parlak ve iri bir yıldızı gördüğünüz gibi göreceklerdir." Bunun üzerine ashab-ı kiram: "Ya Resulallah! O yerler, peygamberlere ait ve başkalarının ulaşamayacağı köşkler olmalıdır, dediler. Resul-i Ekrem şöyle buyurdu: "Evet, öyledir. Canımı kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, o yerler, Allah'a iman edip peygamberlere bütün benlikleriyle inanan kimselerin de yurtlarıdır."[2]

2 CENNET: Hz. Ebu'd-Derda anlatıyor: "Bir gün Resulullah (s.a.v): "Rabbinin huzurunda durmaktan korkanlar için iki cennet vardır." ayetini okudu. Bunun üzerine dedim ki: "Ey Allahın Resulü (s.a.v), böyle bir insan zina etse, hırsızlık yapsa da mı?" Resulullah (s.a.v): "Rabbinin huzurunda durmaktan korkanlar için iki cennet vardır." Buyurdu.

Dedim ki: "Ey Allahın Resulü (s.a.v), zina etse, hırsızlık yapsa da mı? "Resulullah(s.a.v) yine: "Rabbinin huzurunda durmaktan korkanlar için iki cennet vardır." buyurdu. Ben de: "Ey Allahın Resulü (s.a.v), o kişi zina etse hırsızlık yapsa da mı?" dedim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Evet, zina etse hırsızlık yapsa da."[3]

Demek ki günahkar müminler de cezalarını çektikten sonra cennete girecekler. Günahına tevbe eden ve günahını terk eden Mümin, ahirette bu günahın cezasından Allah'ın rahmetiyle kurtulabilecek. Ancak müminler sevap ve günahlarına göre cennete farklı derecelere sahip olacaklar.

İşte iki cenneti ve bu iki cennetten daha aşağı özelliklere sahip diğer iki cennetin varlığını; tevbe eden Müminle, tevbe etmeyen Müminin, farklı derecelerdeki cennetlere girmesi olarak anlayabiliriz. (DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] Tirmizi, "Sıfatü'l-Cenne" 4

[2] Buhari, Bed'ü'l-halk 8; Müslim, Cennet 11

[3] Ahmed b. Hanbcl, Müsned, C.2, S.357