Ramazan ayının başında TBMM de bir vekilin gündüz gözüyle su içmesi bazı kesimlerin tepkisini çekmişti. Tepkiler Oruçluya saygı tartışmasını aşıp "Laik Türkiye" ve "Müslüman Türkiye" tartışmasına dahi uzanmıştı.

Artık toplumsal ve siyasi meselelerde insanlarımızın tepkilerini ölçmek çok kolay... Bunun en önemli araçlarından biri de kuşkusuz "Sosyal medya" nin kendisidir.

Ben de naçizane sosyal medya üzerinden bir takım gözlemler yaptım ve gözlemlerim esnasında üzüldüğüm, hayretle seyrettiğim durumlar oldu.

Artık "Dindar kesim" mensupları dahil ülkede hatırı sayılır bir kitlenin oruç ibadetinin kişisel bir ibadet olduğunu ve oruç tutmayana saygı diye bir şeyin zorunlu olmadığını düşündüğü bir gerçektir.

Evet oruç kişisel bir ibadettir.

Ancak bir şeyin kişisel olması ona saygıyı daha fazla gerektirir. Eğer toplumsal bir şey olsaydı o zaman "Saygı" kavramı gibi sosyal bir kavramdan ziyade "Yasak/ Serbest/Helal/Haram" gibi doğrudan bağlayıcı olgular devreye girerdi.

Kısaca sapla samanı karıştırmamak lazım. Bir şeyin dinde / kanunda yeri yok diye o şeyi kafamıza göre yapamayız . Örf , adet , görgü kuralları denen normlar geçerlidir burada.

Mesela otobüste yaşlı ve hamile insanlara yer vermek kanuni bir zorunluluk değildir. Kimse sizi kanunen otobüste yaşlı ve hamile bir bayana yer vermediğiniz için hapse atamaz. Ancak otobüste birine yer vermek edep, şahsiyet ve kalite göstergesidir.

Bu tarz kaliteli davranışlara riayet edildikçe toplum yaşanılabilirlik seviyesini artırır ve güzelleşir. Saygı kavramının fonksiyonu budur. Bir bakıma toplumda bireyler arasındaki ilişkilerin çimentosudur.

Oruç tutana saygı meselesini de bu bağlamda değerlendirebiliriz. Oruç tutan bir insanın kendisine saygı beklemesi doğal bir haktır.

Saygının elbette ölçüsü vardır. Biz nasıl kendimize ibadetimize saygı duyulmasını istiyorsak Ehli kitabın ve çeşitli inanç gruplarının ibadetlerine saygı duymalıyız.

Tabi bizde ve onlarda şirk, zulüm ve ifsat olmadığı müddetçe...
Bu bir sosyal alışveriştir.

Saygı duymazsak saygı bekleyemeyiz. Böyle bir hakkımız olmaz.
Hele ki saygımız yokken toplumdaki saygısızlığı, bozulmuşluğu, yozlaşmışlığı ve çürümüşlüğü asla eleştiremeyiz. Çünkü o bizim eserimizdir...!

Selam sevgi ve muhabbetle.