Bir gecenin bitmesinin hüznüyle yavaş yavaş terk eden ay değildi bu gece gökyüzünü. Kırmızıydı etraf. Sahi,gökyüzü kanar mıydı hiç? İçin acıdı mı gökyüzü? Bir insanı bir insandan alınca mı hep kızılsın sen? Neden böylesin bu gece evim, neden sert yatağım? Neden cevap vermiyor her gece gün ışığı perdeden sızana kadar konuştuğum kız kardeşim bana? Baba... Annemi koruyabildin mi baba? Bir sessizlik, kız kardeşim bölüyor sadece bu sessizliği. İçimde normal olmayan hisler varken onu tam anlamıyla dinleyemiyorumki...

İçimdeki bıçak yarası buna izin vermiyor,sanki bir felaketin geleceğini haber veren kalbim göğüs kafesimi delercesine çarpıyor. Bir ses geldi. Kardeşimin sesini ve gecenin o korkutucu sessizliğini bölen bir ses. Ayağa kalktım, kardeşimin yanına gitmeliydim çünkü o ne olduğunu anlayamadan "Abla..." diyebildi sadece. "Ne oluyor?" Ayakta zorlukla dururken kardeşimin yatağının kenarına düştüm. "Korkma sen. Geçecek birazdan." Şiddetinin dehşetli olduğu depremi söyleyemezdim ona. Korkardı. Öleceğimizi sanardı belki. Hiç bitmeyecek,hep böyle insanın kanını donduracak korkutuculukta sallanacağız sanardı. "Neden yatak sallanıyor?" Diyerek yanıma gelmek için bir adım attı ve bu kardeşimin hafızamda kalan son görüntüsü oldu. Tavandan kardeşimin üstüne düşen beton ve evimizin dehşetli bir şekilde çöküşü... "Kardeşim!" Diye bağırdım. Betonların arasına sıkışmış buz gibi bedenim hareket bile edemiyordu. "Canım çok acıyor abla." Dedi boğuk sesiyle. "Beni rahat duyabiliyor musun?" Diye sordum. Cevap gelmeyince kalbim korkuyla daha da hızlanması mümkünmüş gibi göğüs kafesimi zorladı. "Eeeevet." Diyebildi küçük kardeşim. "Merak etme. Sakın gözlerini kapatma. Uyuma tamam mı sakın? Bizi gelip kurtaracaklar."

Sessizlik... Yine o iç burkucu sessizlik. "Başım kanıyor benim." Dediğini duydum. Neden o anda onu çekip üstüne yatmadım ki diye kendimi suçlarken "Çok mu?" Diye sordum. "Oraya bastır elinle." Demeye çalıştım titreyerek. "Ablacığım!" Dedim beş dakika sonra. Kardeşimin derin soluğu kulaklarımda yankılanırken tekrarladım. "Ablacığım beni duyuyor musun?" Kardeşimin sessizliği kadar hiç bir sessizlik acıtmamıştı canımı daha önce. Belki bir saat geçti. Ben hala cevap alamadım kardeşimden. Kimse de kurtarmıyordu bizi. "Gelip bizi bu betonların içinden kurtarsana baba!" Diye haykırdım ağlarcasına. Belki beş saat geçti. Yine konuşmadı küçük meleğim. Uyumuştur, küçük o, uyanır birazdan dedim kendime. Susturdum içimdeki çığlıkları. "Sesimi duyan var mı?" Dedi biri. "Buradayım." Diye karşılık verdim. Kavuşacaktım kardeşime işte şimdi. Bir beton çekildi üstümden. Bin beton çekildi. Gün ışığı girdi. Ben karıştım güne. Kurtuldum bu enkazın içinden. Kardeşim gelmedi. Benden bir saat sonra onun bedeni çıktığında ilerledim yanlarına. Babam tuttu beni. "Kardeşin dayanamamış." Dedi.

Berra ÇAMLIDERE

İnegöl Anadolu İmam Hatip Lisesi