Bütün samimiyetin kaynağı Allah'a duyulan samimiyet ile başlar.Onun için Allah'a samimi kul olmak insan ilişkilerinin kaynağıdır.Onun için mü'minler Rablerine karşı samimi olmanın güzelliklerini yaşarlar.İnkarcılar ise bu güzelliklerden mahrumdurlar.

Allah'a karşı samimi olunmayan yerde hiçbir ahlaki güzelliklerden bahsetmek mümkün değildir.Rabbimize karşı gönülden bağlanmak insanı huzura kavuşturur.

Allah tarafından insanlara rehber olarak gönderilen bütün peygamberlerin ortak özelliği samimiyettir.Bütün Peygamberler, hem Allah'a karşı hem de gönderilen insanlara karşı samimi olmuşlardır.Bu nedenle insanlardan hiçbir maddi beklenti içine girmemişlerdir.Ve insanlara şöyle demişlerdir."Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak alemlerin Rabbidir."(Şuara,109).

Sevgili Peygamberimiz (sav) tam bir samimiyet timsaliydi.40 yıl Mekke'de 23 yıllık son bölümde de Müslümanlara karşı samimi bir hayat sergiledi.

Peygamber Efendimiz (sav) bir hadislerinde dini, 'Din samimiyettir.'şeklinde tanımlamışlardır. Bunun içindir ki İslam dini ihlası, Müslümanların ibadet ve davranışlarının Allah nezdinde ki temel değerlendirme kriteri olarak benimsemiştir. Samimiyetin

zıddı olarak aldatma, kandırma, iki yüzlülük gibi davranışlar, zaten İslam ahlakıyla asla bağdaşmayan niteliklerdir.

Yüce Rabbimiz Kur'an'da bizden samimi olmamızı istemektedir:

-"Halbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekatı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir"(Beyyine,5).

-"Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah'a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele."(Hac,37).

-"De ki: 'İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir."(Ali İmran,29).

Resulullah (sav) samimiyetin ilk önce niyetten başladığını bize şu Hadis-i Şerif ile bildirmektedir:"Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah'a ve Resulü'ne varmak, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah'a ve Resulü'ne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir."(Buhari).

Bugün biz Müslümanlar tam bir samimiyet imtihanından geçmekteyiz.

-Apar topar kıldığımız namazlarımızda samimiyet ne kadar var?

-Açılmadan kapanan avuçlarımızda yaptığımız dualarımız ne kadar samimi?

-Dilimizden kalbimize inmeyen tevbe ve istiğfarlarımız ne derece samimi?

-Hayırdan çok reklam aracı yaptığımız hayır ve hasenatlarımızın yüz kaçı samimi?

-Turistik gezilere ve yarışa dönüştürdüğümüz Umrelerimizde ihlas ve samimiyetin neresindeyiz?

Mü'minler olarak birbirimize karşı ne kadar samimiyiz.Yüce Rabbimiz bizleri şöyle uyarıyor:" Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekatı verirler. Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."(Tevbe,71).

Samimiyetin ne olduğunu unuttuğumuz bir dünyada yaşıyoruz.İnsan annesi,babası,eşi ,kardeşi,hocası,ustası,komşusu ,arkadaşı v.s.kendisine karşı samimi olmasını ister.İnsan herkesi içi ve dışının bir olmasını ister.Yapmacık gülümsemeler yerine samimi tebessümlere ihtiyacımız vardır.

Kısacası hayat imtihanından geçerken birbirimizin kurdu değil dostu olmaktır samimiyet.

Ve "yola birlikte çıktıklarımızı, yolda bulduklarımızla değiştirmemektir samimiyet".