Zatına layık şekilde hamd-u sena Allah'a, sınırsız salat ve selam yüce Resulullah'a

Rabbimiz Ahzap suresinin 53. Ayetiyle başlayan ayette Müminlerin Peygamberimizle olan münasebetlerini, yemeğe çağrıldıkları zaman sohbete dalarak rahatsızlık vermemeleri, Peygamberimizin utanıp sıkıldığından bir şey söylememesinden, O'nun hanımlarından bir şey isteyecekleri zaman perde arkasından istemeleri, Peygamberimizi üzmenin ve O'nun vefatından sonra hanımlarıyla nikahlanmanın yasaklandığı beyan edilir.

Ahzap Suresi 54. Ayette; Bir şeyi gizleseniz de açığa da vursanız bunu Allah'ın bileceği belirtilerek Peygambere olan saygının/saygısızlığın gizli de aşikar da olsa Allah tarafından bilineceği beyanı vardır.

Ahzap Suresi 55. Ayette; Peygamber Hanımlarının kimlerle perde olmaksızın görüşebilecekleri ve bu kişilerin Allah'tan sakınmaları gerektiği geçer.

Bu ayetlerde aşikare Peygamberimize, ev halkına, kimlerin ne için gelecekleri, nasıl konuşacakları açık açık beyan edilir.

Bir Emniyet Müdürü çıksa bekçiye sıkılan kurşun bana sıkılmıştır dese mana olarak doğru olur. Mermi ona gerçekten sıkılmasa da bana ulaşan bir saldırı gibidir, demiş olur. Yüce Rabbimiz peygamberimize yapılan saygısızlığın kendisine yapılmış gibi addetmekte ve O'na olan saygı ve övgüsünü devam eden ayette açıkça beyan etmiştir.

Ahzap Suresi56. Ayette ise şöyle buyurmaktadır: " Şüphesiz ki Allah ve melekler peygambere salat ederler, ey iman edenler teslimiyetle ona salat edin" yani Allah ve melekler peygambere saygı ve övgü içindeyken Ey iman edenler, ey Peygamber hanımları hareketlerinize, konuşmalarınıza dikkat edin diyerek uyarıda bulunmaktadır.

Mana bütünlüğü olarak burada geçen salat; saygı ve övgüdür.

Bazı ilahiyatçılar buradaki salatı hiç te alakası olmadığı halde desteklemek manasında kullanıp salavatı, peygambere övgü içeren mevlitleri hafife alarak konuşmalar yapmaktalar. Ayetleri tefsir eden birinin, tefsir kitapları ve dersleri veren birinin ayetlerdeki bütünlüğü (Sıyak/Sıbak) görmeyip, salavatı hafife alacak bir yaklaşım gösterip uydurulmuş din böyle diyerek salavat çekmeyi acizlikle itham ediyor.

Saygının bir çeşididir salavat. Salavatı önemsiz görmek peygamberimize duyulan muhabbet ve sevgiyi önemsiz görmek demektir.

Kuran'daki salat kavramı Arabi lügatta üç manadadır. Bunlar: dua, namaz ve övgüdür.

Ayetteki salat dua ve namaz olamaz. Zira ne Yüce Allah ne de melekler peygambere dua ve namazda bulunamaz. Geriye sadece yüceltme anlamındaki övgü kalır.

SALAT NASIL OLABİLİR?

Ona salavat getirmek, onun hayatını okumak, öğrenmek anlamak ve anlatmak salattır.

Salat Rabbimize yapılınca namaz olur, dua olur.

Salavat, namazımızda tahiyyatta selam vermeden okunur. Namaza dahil edilmiştir. Bazıları da çıkıp diyor ki: namazda salavat olur muymuş? Olur, efendi olur. Namaz da dahi salavat duaları var. Zaten yukarıdaki ayette buna işaret ediyor.

Başka bir ayette Müşriklerin Putlarına salatının ıslık çalmak ve alkış tutmak olduğundan bahseder. Müşrikler başlarına kötü bir şey geldiğinde ıslıklar, iyi bir şey geldiğinde alkışlardı. Bu onların putlarına saygısı bir tür seremonisiydi. Benzer mana burada da vardır.

Bazı ilahiyatçılar ve hocalar da, mevlidin sadece şiirden ibaret olduğunu gereğinden fazla ehemmiyet gösterildiğini söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Salavat çekmekten peygambere salavat getirmenin peygamberi anlamak adına anlamsız olduğunu söyleyenler var.

Onlar için üzülüyorum ve bazılarına da kızıyorum. Öncelikle bu bir ayet ve bizim için bir uyarıdır.

Bu hocalar, eğer bunları bile isteye, Kuran-ı Kerim'le peygamberimizin arasını açma niyetiyle söylüyorsa hainlik içindedir. Aksi takdirde gaflet içindeler.

Salat etmek Yüce Rabbimizin bir emridir. Salavat ta bu salatın bir türüdür.

Muhabbetle kalın.