Şiirde ilk arayışım hep berceste mısra olmuştur. Yakaladığım mısra ya da mısralar üzerinden giderek şiirin bütününü okumaya çalışırım. Bazen yakaladığım sadece bir mısra o şiiri okunur kılar. Bazı şiirlerdeyse ardı ardına gelen öyle mısralar bulurum ki dönüp dönüp okurum büyük bir hazla o mısraları.

Üç gündür sevgili dostum Halil Güney'in 2004 yılında Hece Yayınları'ndan çıkan ilk şiir kitabını, Saçlarının Ucunda İstanbul'u -ilk okuduğumda derkenar ettiklerimi de gözden geçirerek- tekrar okuyorum. Kitabın ilk şiirinde, kitaba da adını veren Saçlarının Ucunda İstanbul adlı şiirde, daha önceden altını kurşun kalemle çizdiğim mısralardayım:

işte ellerim senin için bir mısra gibi kırık...çocuk sözlüktür. dili gömleğinde düğme .....

söz ülkedir. taşımaz her bedeni.....sokak çürür dirseği suya değdikçe bir kadının .....

akşam / birden iniverir / merdivenlerden / kütahyada masmavidir / bursada simden

Altını çizdiğim mısraların kenarına ilk okumamda şu notu düşmüşüm: "Her mısra bütüne ulaşma çabası."

Şiirde berceste mısradan sonraki arayışım da hep imgelerin izini sürmek olmuştur. Şiirin ve kitabın bütününde oluşturulan imgelere ulaşmaya çalışarak okuyorum dizeleri. Saçlarının Ucunda İstanbul; Kütahya, Bursa ve İstanbul dokusuyla yoğrulmuş bir çabanın ürünü olarak "sırılsıklam" bir aşkın saçlarda düğümlenerek ya da çözümlenerek sevgilinin saç ucunda kendini bir aşk ülkesine bırakıvermiş imgelerle örülü.

Halil Güney şiirindeki saç imgesi, bir iç seyahattir.Bunu Kütahya'dan Bursa'ya; oradan da İstanbul'a doğru şiirde şairin kaçamadığı bir iç dil şeklinde de söylemek mümkün. Bu iç seyahat, Ayakların Yüreğim Gibi şiirindeki "son neşteri de kızdırıyorum dudaklarımda / ve örtün sırılsıklam ayakların yüreğim gibi." dizeleriyle başlar.Burada sırılsıklam olan "örtü"; bir Kütahya resmi gibi algıladığım Şehir Filmleri I adlı şiirde yerini, şairin yüreği ile anıları arasında bir ilgiye bırakır:

adımı ünlem olmaz kimsenin

ak düşmez bir şairin yüreğine

dökülse de saçların anılarına

ölüm yine tablo kabul etmez

Bu ilgi;

söz ülkedir. taşımaz her bedeni

saçları durmadan uzar istanbulun

kervanlar göçer.

mısralarında en iç/uç noktadadır. Artık "Kütahya'da masmavi / Bursa'da simden olan" akşam, yerini İstanbul'da geceye bırakmıştır: Simsiyah. SAÇLARININ UCUNDA İSTANBUL...

NOT: Bu yazı üzerinde son düzeltmeleri yaparken edebiyatımızın klas duruşunu kaybettiğimiz haberini aldım."Biz yitire yitire kazandık kendimizi" diyen Nuri Pakdil ustayı yitirdik. Allah rahmet eylesin.