Mübarek Ramazan'ı Nureddin Yıldız hoca ile konuştuk.

işte o röportaj;

ÖNCELİKLE MÜBAREK RAMAZAN AYINI EN GÜZEL, HİKMETİNE YARAŞIR BİR ŞEKİLDE NASIL GEÇİREBİLİRİZ?

Ramazan ay olarak, insanların örfleri ile belirledikleri bir festival dönemi değildir. Mesela Müslüman halkların, günaha düşmeyecek şekilde belirledikleri bir eğlenme, birleşme veya helal ticaret üretme zamanı asla değildir. Ramazan'ı Ramazan yapan, Allah Teala'nın ona kudsiyet yüklemesidir. Cuma namazı üzerinde belirleme ve şekillendirme açısından insanların ne kadar etkisi varsa Ramazan ayı ve o aydaki gerekenler açısından da o kadar insan etkisi söz konusudur. Buna göre de Müslümanların, Ramazan ayında neler yapacakları hususunda hiçbir yetkileri ve katkıları yoktur, olamaz da. Tıpkı cuma namazında olamayacağı gibi. Ramazan ayının nasıl olacağı bu duruma göre ancak Allah Teala tarafından belirlenebilir, belirlenmiştir de. Allah'ın tek temsilcisi ve yetkili örneği

Peygamber aleyhisselam efendimiz her konuda olduğu gibi Ramazan konusunda da önümüzde örnek olarak bulunmaktadır. O örneği incelediğimizde karşımıza şunlar çıkmaktadır:

1- Bedene ve beyne tutturulan bir oruç,

2- Bedir, Mekke Fethi örneklerinde izlenebilecek fiili cihat,

3- Fazlaca sadaka,

4- Camiye kapanma ve insanlardan uzaklaşma,

5- Gece ibadeti yoğunluğu, teravih,

6- Kur'an tilaveti.Örneğimiz ve önderimizin Ramazan programı ana hatlarıyla böyledir. Bu programı ana hatalarıyla taklit etmeyen bir program, bize Ramazan emreden Allah'ın rızasına yakın olamaz. Kendi kendimize ibadetler icat ederek hoş mü'min görüntüsü veremeyiz.

FANİ DÜNYAYA EBEDİ DEĞERLER YÜKLEMEMİZİN AKIBETİ

YÜKSEK MEBLAĞLARLA VERİLEN İFTAR YEMEKLERİNİ NASIL YORUMLUYORSUNUZ?

Bunun adı dünyevileşme hastalığıdır. Fani olduğunu bildiğimiz dünyaya ebedi değerler yüklememizin akıbetidir bunlar.Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem çok önceden bize, küfür ehlini taklit edeceğimizi haber vermişti. Önümüzdeki sıkıntı da budur. Ramazan öncesinde uğramayı abes bulduğumuz mekanlarda Ramazan ihya etmenin hiçbir makul tarafı olamaz. Bunu, bir kayma ve erime olarak da adlandırabiliriz. Ümmetimizin onca sıkıntısı yanında bu tür faaliyetler samimi değildir.

ALLAH'A YAKLAŞMA AYI OLMASI GEREKEN BİR AYDA MÜSLÜMANLARIN SANAT FAALİYETLERİ İCRA ETMELERİ, NAMAZSIZ, ORUÇSUZLARDAN 'RAMAZAN EĞLENCESİ' ALMALARI NEYİN GÖSTERGESİ OLABİLİR?

Biz, kafirlerden önce kendimiz mi dinimizi satışa çıkardık. Ümmetimizin en büyük değerlerini heba edenleri iyi niyetli bulamıyoruz. Sokak ortalarında, içeride namaz kılınan camilerin önlerinde Ramazan haricinde bile yapılmasını kabul edemeyeceğimiz şeyleri, bir de Müslümanlardan toplanan vergilerle yapan insanları dinimize yaptıkları tahribat nedeniyle Allah'a havale ederiz. İbadeti bir eğlenceye dönüştürmek hele hele gözyaşı ayını eğlence gibi algılayacak nesillerin sebebi olmak çıldırmaktır.

İFTAR ÇADIRI KUMANYALAR RAMAZANIMIZI TÜKETİYOR

Burada özellikle altını çizerek vurgulamak istediğim bir husus daha vardır. O da şudur:Ramazan ayında kurulan iftar çadırları sadece bir cümbüştür. İnsanları güldürmek için başka yollar denesinler. On bir ay nasıl doyuyordu ise insanlar Ramazan'da da öyle doyarlar. Kimse yemeğin parasını vermiyor. Sofradaki gösteri daha çekici geliyor. İftar çadırları, kumanyalar, hep bizim Ramazanımızı tüketiyor. Neredeyse her sokakta bir yardım kuruluşu oluştu. Herkes, birisinin vereceği yardımı yerine ulaştırma uzmanı oldu nedense! Tekrar tekrar düşünmek durumundayız. Asıl ramazan bu değildir.

RAMAZAN AYI İFTAR AYI DEĞİLDİR

Bir kere Ramazan ayı iftar ayı değildir. Bir defa daha söylüyorum: Ramazan ayı iftar ayı değildir. Ramazan oruç ayıdır. Orucu olmadan neyin iftarını vereceksin? Bu felsefe değişmelidir.

Bu bağlamda İslam ülkelerinin çoğunda, Suriye, Filistin, Somali ve sn zamanlarda Müslümanların zulme uğradığını duyduğumuz Arakan'da Müslümanlar Ramazan ayını, baskı, zulüm ve katliam altında geçirmekte ne yazık ki... Bu konuda ne söyleyebilirsiniz? Ha Ramazan ayında ha Şubat ayında ne değişecek; zulüm her zaman zulümdür. Ramazan bizim için mübarek bir aydır. Kafirlerin Ramazan'ı yok ki, o ayda zulümden el etek çeksinler! Bunu beklememiz bile anlamsızdır. On iki ayamızı cihatla mamur etmedikten sonra Ramazan'da bize zulmetmelerine ara vermelerini mi bekleyeceğiz?

Hilafetsiz Müslümanların akıbeti ancak bu olabilirdi.Ramazan ayı, bir yandan şuurlanmamıza bir yandan da en azından dua ile kardeşlerimize yardım etmemize sebep olmalıdır.Benim sormak istediğim bir başka soru var ki, o da Ramazan ayı geldiğinde çevremizde dilenen insanların çoğaldığını görmekteyiz.

DİLENMEK İNSANLARA ÇALIŞMAKTAN DAHA MI KOLAY GELİYOR VE İNSANLARIN DİNİ DUYGULARI SÖMÜRÜLMEK Mİ İSTENİYOR?

Fırsatçılık işte! Marketçiler değerlendiriyor, siyasetçiler değerlendiriyor, hocalar değerlendiriyor, vakıflar değerlendiriyor da dilencilerin ne kusuru var; onlar da değerlendirip menfaatlerini bulsunlar!

Dünyevileşme Çılgınlığına Karşı Topyekun Kendimize Gelme Hareketi Başlatmalıyız!Ramazan ayının bereketi ile insanlar alışverişe daha çok yönelirken, tüketici taleplerini fırsat bilen bankalar kredi kartlarında "Ramazan rekabeti"ne yönelmekteler.

BUNU NASIL YORUMLAYABİLİRİZ?

İbadetlerimizin kapitalizmin işleme mantığına göre şekil alması, önceki ümmetlerin dinlerinde açtıkları yaralara benzemektedir. Bu bir afet habercisidir. Açlık ayını tüketim ayına çevirdikten sonra söylenebilecek bir söz yoktur. Dünyevileşme çılgınlığına karşı topyekun kendimize gelme hareketi başlatmalıyız. Ramazan ayı bizim için bir umut iken hüsran nedeni olmasın.

RAMAZANCI DEĞİLİZ!

Git gide yaygınlaşan "dini ramazana¸ takvayı kadir gecesine sıkıştırma" anlayışına karşı¸ "hayatı ramazanlaştırma" teklifi...

Ramazanda hapis değildik! İrademizle Rabbimizin davetine icabet ettik.İrademizle uykumuzu bölüp kalktık¸ aç kaldık. Malımızı bölüp fakire pay verdik. Soframıza ortaklar getirdik. Mescitlere koştuk. Tabi tutulduğumuz sabır imtihanını kazanmak için gayret ettik. Kazanacağımızdan umutlu olduk...Zorla değildi.Bir ay süren ramazandan sonra hem bedenimizin hem irademizin mükemmel bir kulluk için uygun olduğu görülmüş oldu. Mazeretlerimizi kendi elimizle imha ettik. Bir ay yapabildiğimizi en az bir ay daha sürdüremeyişimizin elle tutulabilir bir engeli yoktur. Ramazanın ayını bitirebiliriz ama aşkını ve heyecanını bitirmemeliyiz.

KULLUĞUN MEVSİMİ OLMAZ!

Ramazan ve Şubat ayının yaratıcısı aynıdır. Ramazanda cehennemden korktuysak o cehennem şubatta da kaynamaktadır. Ramazanda cenneti özlediysek Mart'ta da cennet özlemi devam etmelidir. Ramazanda takvamız öne çıktıysa diğer aylarda da takvaya muhatabız. Belki de diğer zamanlarda takvamız bize yetsin diye ramazan eğitimi gördük. İmtihan bir mevsim için değil¸ bir ömür içindir. Nimetler bir mevsim değil yaşam boyu bize ulaşıyor. Şükrümüz ve amelimiz kesintisiz ve istikrarlı olmalıdır. Amellerin mevsimlik olanı değil devamlı olanı hayırlıdır.Neden ramazan gündüzü gibi bir gündüzü yıl boyu yaşamayalım?

Neden en azından kimi gecelerimiz ramazan geceleri gibi olmasın? Neden Kur'an'a alakamız ramazandaki gibi sürüp gitmesin? Neden ramazandaki dua ve zikir samimiyetimiz devam etmesin? Neden ramazandaki gibi bir sadaka geleneği oluşturmayalım? Ramazan bitti; ama Rabbimizin murakabesi bitmedi ki! O görüp gözetiyor. Amelimizi bizim için yazıyor.

İBADET BAYRAMA KADAR DEĞİL MEZARA KADARDIR.

Ölüm gelinceye kadar ibadet etmek zorundayız. İmanla ölmek¸ ibadetlerle o imanı canlı tutmaya bağlı olduğuna göre¸ ölüm gelinceye kadar ibadete mecburuz. Bayramdan bayrama namaz kılanı küçümsediği halde kendisi ramazandan ramazana takvalaşan¸ sonra da hayatın akışına uyup giden bir insanı nasıl tarif edebiliriz? Ramazandan sonra ibadet heyecanımızın sürmesi ramazanda yaptıklarımızın kabul gördüğüne delildir.

Sadece ibadet değil¸ insani ilişkilerimiz de önemlidir.Ramazanda sadaka veren¸ ramazandan sonra kul hakkı yememelidir. Ramazanda iftar ettirip yemek yediren¸ şevval ayında ölçüleri çiğnememelidir. Midemiz eğitildiği gibi dilimiz de Allah'ın haramlarına karşı eğitilmiş olmalıdır.Müslümanların ihtiyaç duyduğu insani hizmetlere diğer zamanlarda da fiilen iştirak etmeliyiz. Bir görev almak için depremi veya bir afeti beklemek meziyet değildir. Bayram¸ oruçtan kurtulduğumuza değil mağfirete erdiğimizedir. Mağfirete ermişken tekrar eskiye dönmemiz¸ ramazanda elleri kelepçeli İblis'i sevindirir.