Gazeteciler en çok eğitim aldıkları konularda yazı yazmaktan hoşlanırlar sanırım. Biz yerel bir gazetede çalıştığımız için genel ekonomiye ilişkin çok da yazılar yazma imkanı bulamıyoruz.

Bugün genel ekonominin yanında son günlerde İnegöl'de de artan zam talepleri üzerine bir kaç kelam etmek istedim.

Ekonomi istatistik bilimidir. İstatistik konuşur ekonomide. Varsayımlardan öte rakamları ortaya koyarsınız ve genel gidişatın iyi yada kötü olduğu konusunda düşüncelerinizi ifade edersiniz. Rakamlar konuşur kısaca.

AK Parti hükümeti, geçen 17 yılda ekonomi yönetiminde genel manada başarılıydı. Büyüme rakamları, ihracat, enflasyonla mücadele, faiz, kur dengesi bir çok konuda dengeli bir duruş sergiledi ve Türkiye gerçekten ekonomik anlamda başarılı bir ülke konumuna geldi.

Bunun gerekçesini (muhalefetin kullandığı dil ile) Katar'dan gelen sıcak paralara, inşaat sektörüne yatırım ile tüm sektörlerdeki canlanmaya vs. neye bağlarsanız bağlayın rakamlar AK Parti'nin başarılı bir süreci götürdüğünü gösteriyor.

Doğal olarak bu rakamları ortaya koydu hükümet. Sebeplere takılmanın bir anlamı yoktu ve hemen hemen bütün rakamlar olumluydu.

Ancak işler birkaç yıldır sarpa sarmaya başladı. Darbe girişimi, gezi olayları, terör hadiseleri vs. bütün bu sebepleri ortaya koyabilirsiniz. Her zaman sıkıştığınızda imdadınıza yetişen DIŞ GÜÇLER ile başlayan cümleler de kurabilirsiniz.

Bu kez rakamlar negatif. Başarılı olunduğunda dış güçlere rağmen, başarısız olunduğunda dış güçler yemiyor açıkçası.

Rakamlar apaçık ortada. Türkiye eksi büyüyor, yani küçülüyor. İşsizlik artıyor. Özellikle genç işsiz sayısı çok yüksek.

Enflasyon dizginlenemiyor. Gıdadaki artış normal enflasyonun neredeyse 2 katı. Kur sürekli dalgalı, faizler düşmüyor.

Ekonomik alanda bütün göstergeler şu an için negatif. Ne yazık ki negatif, zira bundan hepimiz etkileniyoruz.

Seçim öncesi Mart, Şubat'tan; Nisan da Mart'tan daha iyi olacak diyenler yanılmaktan bıkmadı. Hala her gün açıklama yapıp dövizin ateşini yükseltiyor.

Seçim döneminde bugünler iyi günlerimiz muhtemelen seçim sonrası ardı ardına zamlar bizi bekliyor demiştim dostlarıma. Yanılmadık.

Zira bizde seçim öncesi zamlar ve cezalar buzdolabında bekletilir. Seçim sonrası da zam ve ceza furyası başlar.

Telefonda ÖTV artışı, en temel gıda ekmek ve Ramazan pidesi, mutlaka uğramanız gereken berberde traş fiyatları şimdilik zamdan nasibini alanlar. Market ve pazardakiler zaten her gün değişimi yaşıyor, onlara değinmeye gerek yok.

Sanayide mobilyacı zaten sıkıntılı işleri varken Ramazan ayına da giriş yaptı. Allah yardım etsin. İnegöl, mobilyacının keyifsizliğini iliklerine kadar hisseden bir şehir.

Velhasıl buna dur diyecek bir çözüm yakın planda vergilerde artış ve kıdem tazminatı gibi duruyor. Yani devlet yine hazır paraya konma derdinde.

Bu da kısa vadede belki rahatlatacak ama uzun vadede krizi daha da derinleştirecek gibi. Dünyadaki 2009 krizini teğet geçen Türkiye, kendi krizini derinleştiriyor. Bakalım bu süreç ne kadar gidecek? Açıkçası merak ediyoruz.