Son dönemde yaşanan intiharlar ile ilgili köşe yazısı yazmayı planlarken ne yazayım, nasıl başlayayım diye düşünürken, Kırıkkale'de yaşadığımız olayı yazmanın dogru olacağını düşündüm.

Otelden çıktık, yolun karşısına geçerken, resimdeki motorsiklet geçti önümüzden. Halinden ve giyiniminden çok belli, yoksulluk akan bir adam ve eşi vardı motorun üstünde. Yolun kenarından usul usul gidiyorlardi, arkalarında sarı bir sepet. Gidiyorlardı bir yere ama gezintiye çıkmadıkları, pazar kahvaltısından dönmedikleri, AVM'ye alışverişe gitmedikleri bariz belliydi.

Hemen arkasında bir ekip otosu, sirenleri çalarak yol istedi zannettik motorsikletten, acelesi vardı, çok büyük bir hırsız yakaladı, suçlu kovaladı yada terörist filan gördü zannettik. Çünkü aceleci davranıyordu bu arkadaşlar. Biz karşı taraftaki parkta, bankın üzerinde oturup diğer ekip arkadaşlarımızı bekleyip selfieler fotoğraflar çekinirken olay az illerimizde cereyan ediyormuş.

Meğerse siren öttüren polis arkadaşlar o fakir, o çaresiz, o zavallı motorsikletlinin peşinden gidiyormuş, onu takip ediyormuş. Durdurmuşlar , indirmişler eşini ve adamı ve Elinden almışlar aslında 5 para etmeyecek motoru.Neymiş plakasi yokmuş, çekme belgeliymis, kerameti 500 TL olmayan motor. Bir de ceza yazmışlar 1000 liradan fazla, otopark ücreti, çekici ücreti, kim bilir kaç paraya mal olacak garibana?

Olayı farkedince hemen gittim yanlarına, yapmayın yazıktır, günahtır, bakın millet intihar ediyor yokluktan, yoksulluktan, bu insanların belli ki tek geçim kaynakları bu motor, üstünde karısı var, zavallılar korkmuşlar, üzülüyor adam çaresiz, ayıptır, günahtır, acıyın filan desem de Nuh deyip peygamber demediler.

Sonra ben de kızdım sinirlendim. Ne oldu şimdi kahraman mı oldu dedim Türk polisi, iş mi yaptınız, memleket kurtuldu mu, o kadar şeyi görmezden gelirken fakiri fukarayı da görmezden gelseniz ne olur, insanlar intiharın eşiğinde, haberleri görmüyormusunuz, filan dedimse de geri adım attıramadım,

Bir de fırça yedik iyi mi; "Ne yani görevimizi yapmayalım mı?" dediler. Sonra benden kimliğimi istediler, fotoğrafını çektiler, "resmimizi çektin falan filan", sanırım mahkemeye verecekler ama umrumda mı sanki.Kimden korktuk şimdiye kadar, fakirin, fukaranın hakkını aradık diye hapise düşmekten, ceza ödemekten mi korkacağız yani. Susacakmıyız hep korkaklar gibi...

Türk polisine de, askerine de canımız ciğerimiz feda, kimse bunu değiştiremez , sorgulayamaz kimse sevgimizi, ama devlet yetkilileri, polisler, jandarmalar, zabıtalar abiler, kardeşlerim, normal sıradan suçsuz, gariban, günahsız insanlar, cidden çok zor durumda, kıt kanaat geçiniyorlar.

Bir insan çocuğuna, karısına, kardeşlerine kıyabilecek duruma gelmiş, biraz serbest bırakın fakirin fukaranın yakasını, görmezden gelinebilecek olayları görmezden gelince kimse birsey demez size.

Hatta Allah'a inancınız varsa sevap bile kazanırsınız. Amma devlet ve sizin için küçük gördügünüz ama insanlık için büyük olan o ceza varya o ceza, belkide yazdığınız o insanları, aileleri yok edecek duruma getirebilir, batırabilir, karı kocanın arasını açıp boşanabilir, başka yerlere sürükleyebilir, insanlar daha fazla bunalıp intihar olayları yükselmeden, birileri biraz dur desin artık, şu dönemde rahat bırakın azcık garibanları....

ERHAN AKGÜN