"Amerika'da böbrek sancım tuttu. Taş düşürüyordum. Ambulans geldi. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum. İlk defa böyle bir ağrıyla karşılaşıyorum.

Bir yandan da 'anneciğim..anneciğim..' diye bağırıyorum. Bunu Türkçe söylediğim için ağrıyan yerimi söylediğimi sandılar.

Birbirlerine bakıp 'acaba orası neresi?' diye soruyorlar. Ben, 'annemi çağırıyorum' dedim. 'Kaç yaşında kadın, bunun bir de annesi mi var, onu niye çağırıyor ki?!' dediler muhtemelen..

Biz böyle durumlarda 'anne' deriz. Onlarda öyle bir şey yok ki; 'mamy..mamy..' diye ağlayan Amerikalı mı var?..

Evet, belki de ' ANNE ', bizim ' AĞRIYAN YERİMİZ '...

BÜYÜYEREK ÇOCUKLUK ETMİŞİZ

Kentler daralıyor yollar daralıyor, kaldırımlar daralıyor, daralıyor bahçeler bile,Daralıyor masallara sığmayan evrenimiz, yüreklerimiz daralıyor gün geçtikçe.

Oynayacak yer bırakın bize. Önce cadde kenarları sonra kaldırımlar, bahçeli apartmanların bahçeleri, size ayrıldı, sizin otomobillerinizle doldu, Okulumuzun önü, düşlerimizin içi.

Oynayacak yer bırakın bize, caddelere şimşek gibi fırlıyorsak, haşarılıktan değil yaramazlıktan değil, bizim olması gereken yerler bize yasak, büyükler söz anlamaz, büyükler bencil, oynayacak yer bırakın bize

Hey babalar abiler amcalar yöneticiler, bir makina yığınına kurban etmeyin bizi, aklınıza gelsin boş arsalarda oynadığınız günler. Ama şimdi boş arsalar bile otomobil sergileri...Oynayacak yer bırakın bize/ ERAY CANBERK

GÜNAYDIN LAN YAŞAMAK....

- Yahu neydi senle alıp veremediğimiz Allah aşkına ha?

- Unuttun mu ayol turşu suyu için birbirimize girmiştik.

- Yaaa! Onun yüzünden mi boşandık tı?

- Niçin ya başka ne derdimiz vardı ki?

(Adile Naşit-Münir Özkul Neşeli Günler Filminden