Geçen gün imam Hatip Lisesi 1986 mezunu ağabeylerimizin iftarına davet edildim. İHMED başkanı olarak bizi davet eden değerli büyüğümüze çok teşekkür ederim. 89 mezunu bir kardeşi olarak onları arasında bulunmuş olmaktan çok memnun oldum.

Aslında iftar yemeği de bahane bana göre. Bana dostluk, kardeşlik, vefa ve muhabbet gerekli. Zira dünyamızın güzel olması için insanın güzel olması gerekir. Güzel insanların özel vasıfları olur. Kendisinden çok kardeşini düşünür, onlara iyilik yapmak için fırsatlar kollar.

İkram mekanı yine dönem mezunu arkadaşlarında birine ait. Masalar U düzeniyle yerleştirilmiş. Herkes birbirinin yüzüne bakıyordu. Acaba kim bilir liseli yıllara dair neler konuştular kendi aralarında.

Bir ara kimler yok denildiğinde, cevap olarak dudaklarımızdan sarf edilen sözler Allah rahmet eylesin cümlesi ile karşılık bulunca gönüller hüzünlendi. Kimisi herkes yanındaki arkadaşını bulsun böylece kimin yok olduğu anlaşılır, benim yanımda oturan arkadaşım burada" dediğin de dudaklar da tebessümler açtı.

Mekanın üstünde bizim için açılmış sofrada ikram edilenleri mideye indirirken alt tarafta bir grup ortaokul öğrencileri neşeli neşeli iftar yapıyorlardı. İşte o vakit aklıma geleni dilime doladım. Şu öğrencileri masamızın yanına davet edip iki kelam edesim geldi.

"Bakın gençler bu gördüğünüz koca koca adamlar var ya bunlar liseden arkadaşlar. 31 yıl önce mezun oldukları lisenin gönüllerine damlattığı arkadaşlık, dostluk sebebiyle buradalar. Şimdi onlardan üçü aramızda yok, bazıları torun sahibi oldular, bazıları başka diyarlarda lakin bir davet üzere buraya geldiler ve gençlik dönemindeki arkadaşlarla iftar yapıyorlar. İşte bu dostluk ve kardeşlik sadece imam hatiplilerde var. Diğer okullarda bu kadar samimi dostluklar. Şimdi sizler de nasıl bir dostluğun temellerini attığınızı biliniz."

İmam Hatipliler bu milletin bağrında çile ile yetişen nesillerdir. İslam ahlakını tedris ettiklerinden ellerinden geldiğince dinin kurallarını hayatlarına uygulamaya çalışırlar. Bu çağın kusurları da onların üzerine bir toz mesabesinde bulaşmış olabilir. Öyle olsa bile iyi ve güzel niyetli arkadaşlar çoktur.

Bir oruçluya iftar açtırmanın ne kadar büyük bir sevap olduğunu bilenler bu bilinci kuvveden fiile (sözden eyleme)geçirmeyi başarmışlardır. Oruçlunun ağız kokusu mis gibi kokar. Oruçlunun sevabını melekler yazamaz onun sevabını bizzat Allah verecektir.

İmam Hatiplilerin he bir dönemi kendine vazife edinmiştir böyle iftar programları tertip etmeyi. Başkalarını kıskandıracak kalabalıkta iftar yapan dönemler de vardır. Ancak bunların ötesinde her dönemi bir araya getirecek bir iftara da ihtiyaç vardı. İşte mezunların temsilen kurulmuş olan İHMED ÖNDER bu güzelliğe tüm mezunlarımıza ikram etmenin derdinde.

"Geleneksel" hale gelmiş mezuniyet pilav ikramını iftara tebdil etmek bu güzel camia için değerdi. Bir güzel gelenek oluşturmak öncekilere nasip olsa da devam ettirmek sonradan gelenlere vazife olmuştur. Özlem duyduğumuz, hasretini çektiğimiz arkadaşlarımızı ve minnettar olduğumuz emektar hocalarımız görebileceğimiz, ellerinden öpeceğimiz güzel bir iftar ortamına davet edilseniz ne yapardınız, bir düşünün.

Hele iyi futbolcu, belediye başkanı rahmetli hocamız Hikmet Şahin anısına düzenlenmiş futbol turnuvası ödüllerinin takdim edileceği o güzel anı kim görmek istemez ki.

Bekliyoruz efendim, bekleniyorsunuz haberiniz olsun.