Cennet ülkemin güzel çocukları beni tanımak ister misiniz?

Ben Baykoca(Bay Hoca) Savcı Bey'in iki oğlundan birincisiyim.Annem Ana Sultan(Kutlu Melek)'tir. Ertuğrulgazi'nin torunu ve Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey'in yeğeniyim.Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundanım.

Köyümüzün içinden şırıl şırıl bir dere akar.1268 yılında etrafı çiçeklerle kaplı derenin yamacında bulunan tek katlı bir evde bir ilkbahar sabahı dünyaya gelmişim.

Anam beni beşikte sallarken kahramanlık türküleri söylermiş.

Anam, ''Benim oğlum büyüyecek,Allah yolunda at binecek,kılıç kuşanacak,İstanbul'u fethedecek'' diye diye beşiğimi

sallarmış.

Vatanımı canımdan çok sevdim.Haktan,adaletten hiç ayrılmadım.

Kardeşimi çok sevdim.Onun canı acıdığında çok üzülürdüm.

Küçük yaşta kılıç kullanmayı öğrendim.Yaşıtlarımla fındık ağaçlarından ok ve yay yapardık.Karşımıza bir hedef belirler onu vurmak için yarışırdık.Arkadaşlarımla hiç kavga etmeden barış içinde oynardık.

Bir gün dedem Osmangazi'nin sefere çıkacağını duydum.Amcama beni de sefere götürmesini söyledim.

Bana:''Sen daha çok küçüksün,henüz bıyıkların bile terlememiş.''dedi.Benim bıyıklarım bile yoktu.Amcamın ne demek istediğini anlamamıştım.Meğer sefere gitmek için yaşımın küçük olduğunu anlatmak istemiş.

Ben de:''Amcacığım,her şeyin bir ilki olur;bak boyum da kocaman oldu.Ne olur beni de yanına al,gittiğin yere götür.'' diye yalvardım.

Kalbim, her Türk genci gibi bu cennet vatanıma yararlı olmak için çarpıyordu.Sevinç doluydum.

Üç tarafı denizlerle çevrili cennet vatanımı ve bu toprakların yüreği sevgi dolu,çalışkan,üretken insanlarını çok seviyordum.Tam coşkulu duygular içinde iken ezan okunmaya başladı.İmam o kadar güzel okuyordu ki tüylerim diken diken oldu.Sanki içimi bir sıcaklık kapladı.Nedense ezan okunurken hep bu duygular içinde olurum.

Bu güzel duyguları yaşarken anamın öğütleri bir bir gözümün önünde canlandı.

Anamdan babamdan kul hakkına saygı duymayı ,büyükleri saymayı,küçükleri sevmeyi öğrendim.Anam,çalışmanın da temizliğin de bir nevi ibadet olduğunu söylerdi.

Kardeşliğin,yardımlaşmanın,yoksulu gözetmenin önemini vurgulardı.Ben işte bu duygularla büyüdüm.

İçim içime sığmıyordu.Amcam Osmangazi'ye beni de sefere götürmesi konusunda çok ısrarcı oldum.

''Bak amca,beni sefere götürmezsen her tarafa Osmangazi yeğenini sefere götürmüyor,ona iltimas geçiyor.''diye söylerim dedim.

Amcam Osmangazi bu yalvarmalarım karşısında daha fazla dayanamadı.

''Bak oğul,şimdi git,büyüklerin ellerinden öp,dualarını al,sonra yanıma gel'' deyince dünyalar benim oldu.Sevinçten havalara uçtum.

Yaşı küçük de olsa herkesin bir hedefi,ulaşmak istediği bir hayali vardır.Ben de artık hayalime kavuşmuştum.Bu verimli topraklar için amcam Osmangazi ile yan yana sefere çıkacaktım. Bundan büyük mutluluk olamazdı.Sevinçten ayaklarım yerden kesildi.

Sabırsızlanıyordum.Geceleri gözlerime uyku girmez oldu.Sefer hazırlıkları çabuk bitsin diye Allahıma dua ediyordum.

Nihayet sefer günü geldi çattı.İlk iş olarak anama doya doya sarıldım.Ondan helallik aldım.Hayır duasını istedim.Artık 16 yaşında bir delikanlı olmuştum.Sevinçten avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum.

Komşu Rum tekfurlarından İnegöl Tekfuru Nikola bir türlü rahat durmuyordu.Diğer rum tekfurlarını da Osman Bey'e karşı kışkırtmaktaydı.Bu durum seferi kaçınılmaz kılmıştı.

Osman Bey İnegöl Kalesini almak için yola çıkar.Osman Bey'in İnegöl seferine katılan askerlerinin içinde ben de vardım.Yolda bize pusu kuran rumlara karşı amansız bir savaşa giriştik.

Çetin geçen çatışmaların sonunda Rumlar ağır bir yenilgi aldı.Ancak ben bu savaşta şehit düştüm.

Benim için Osmanlı Hanedanının ilk şehidi derler.

Mezarım İnegöl Hamzabey Mahallesinde Mehmet Bey Camii yanındadır.

Kaderde vatan için şehit olmak da varmış.Hayır dualarınızı bekliyorum.

EROL BAŞTÜRK 29.04.2022