"Binlerce oldukları halde, ölüm korkusundan dolayı yurtlarından çıkıp gidenleri görmedin mi? Allah onlara «Ölün!» dedi öldüler. Sonra onları diriltti. Şüphesiz Allah insanlara karşı lütufkardır. Lakin insanların çoğu şükretmez." (BAKARA 243)

Bu kıssada; ölümün ve diriltmenin Allah'ın emri ile olduğu, ölümden kaçısın mümkün olmadığı anlatılmaktadır. Almamız gerelen mesaj şudur: "Ey Müminler! Allah yolunda savaşmanız gerektiği zaman, ölüm korkusu sizi cihaddan alıkoymasın. Hayat ve ölüm Allah'ın takdiri iledir." Halid bin Velid (r.a.) sayısız savaşa katılıp, birçok defa yaralandığı halde yatağında ölmesi bize ders olmalı.

Allahu Teala, ölümden kaçışın bir çare olmadığını ve kaderin mutlaka gerçekleşeceğini beyan ettikten sonra, bu ayet-i kerime'nin devamında Bakara Suresi'nde Allah yolunda savaşı emretmektedir: "Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir. Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah'a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah'tır. Sadece O'na döndürüleceksiniz."[1]

SALGIN HASTALIKLARDA NE YAPMALIYIZ? Son bir nokta; Peki böyle bir salgın hastalık karşısında tedbir almayacak mıyız? Tabiki alacağız. Resulullah Efendimiz'in bu durumla ilgili mesajı gayet nettir: "Bir yerde veba ve benzeri, herhangi bir bulaşıcı hastalık olduğunu işittiğiniz zaman, o yere girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde böyle bulaşıcı bir hastalık varsa, oradan da çıkıp kaçmayınız"[2]

Bu konuyla ilgili Hz.Ömer'in çok önemli bir hatırası vardır: Hz. Ömer (r.a) Şam'a doğru yola çıkmıştı. Yolda kendisini orduların başkumandanı Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a) karşıladı ve ona Şam'da veba hastalığı başgösterdiğini haber verdi. Ömer (r.a), durumu Muhacir ve Ensar ile istişare etti. Onlar, nasıl hareket edilmesi gerektiğinde ihtilaf ettiler. Bazıları: "Geri dönmeni uygun bulmuyoruz" dediler. Bazıları da: "Efendimiz'in ashabı senin yanındadır. Onları bu vebanın üstüne sevketmenizi uygun görmüyoruz" dediler.

İstişare sonucunda geri dönmeye karar veren Hz.Ömer'e, Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a): "Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" diye sordu. Hz. Ömer (r.a): "Evet, Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin, senin develerin olsa da iki tarafı olan bir vadiye inseler, bir taraf verimli diğer taraf çorak olsa, verimli yerde otlatsan Allah'ın kaderiyle otlatmış; çorak yerde otlatsan yine Allah'ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın?" dedi.

Derken Ashabın ileri gelenlerinden Abdurrahman ibn-i Avf (r.a) çıkageldi ve: "Bu hususta bende bilgi var; Rasulullah (s.a.v) Efendimiz'i: Bir yerde veba olduğunu işittiğinizde oraya girmeyiniz! Bir yerde veba ortaya çıkar, siz de orada bulunursanız, hastalıktan kaçarak oradan dışarı çıkmayınız!" buyururlarken işitmiştim" dedi. Bunun üzerine Ömer (r.a), Allah'a hamd etti ve oradan ayrılıp yoluna devam etti.[3]


[1] Bakara Suresi 244-245

[2] Buhari, Tıb, 19

[3] Buhari, Tıb, 30; Müslim, Selam, 98