??????? ??????

"Binlerce oldukları halde, ölüm korkusundan dolayı yurtlarından çıkıp gidenleri görmedin mi? Allah onlara «Ölün!» dedi (öldüler). Sonra onları diriltti. Şüphesiz Allah insanlara karşı lütufkardır. Lakin insanların çoğu şükretmez." BAKARA 243.

Tarihi rivayetlere göre: Güney Irak'ta Vasıt şehri yakınlarında, Daverdan beldesinde bulaşıcı bir hastalık ortaya çıkmış. Bu hastalığın Taun hastalığı olduğu zikredilmektedir. Bu salgın hastalık insanları öldürmeye başlamıştı. Bunun üzerine şehir halkı orayı terk etmişlerdi. Ancak ölümden kaçamamışlardı. Hepsi bir anda Allahın emri ve dilemesiyle bir kişinin ölümü gibi toplu halde öldüler. İbret olsun diye Allah onları öldürmüş, sonra da diriltmişti.

Bir başka rivayete göre; Ayet-i Kerimede bahsedilen halk yetmişbin kişi idi. Onlar İsrailoğullarından bir kavim idi. Hükümdarları onları Allah yolunda savaşa davet etti. Ancak onlar ölüm korkusuyla savaştan kaçtılar. Bunun üzerine Allah onları öldürdü. Vebadan kaçmak üzere bulundukları şehirden çıkan bu insanların hepsi, işittikleri korkunç bir sesle öldüler. Zamanın Peygamberi Hazkil (a.s) kavminin affı için dua etti. Allah, elçisinin duasını kabul ederek sekiz gün sonra o kavmi tekrar diriltti. Dirildikten sonra uzun süre yaşadılar ve ecelleri gelince vefat ettiler.

Taberi'ye göre; Hz. Hazkil (a.s) Çocukluğu ve gençliği Mısır'da geçen Fir'avn'ın sarayında maliye bakanlığı yapan, imanını gizleyen bir mü'min idi. Fir'avn ve adamları, Musa aleyhisselam ve ona inananları yok etmeye karar verdikleri sırada, çeşitli gerekçelerle Fir'avn'ı bu fikrinden vazgeçirmeye çalışmış ve zindana atılmıştı. Daha sonra Firavun'un kızının girişimleri ile zindandan çıkarıldı. Hz. Musa (a.s) ile birlikte Kızıldeniz'den geçip, İsrailoğullarının Tih sahrasında kaldığı kırk sene içinde hizmetinde bulundu.

Hz. Musa'nın (a.s) vefatından sonra, İsrailoğulları'na peygamber olarak görevlendirildi. Tevrat'ın emir ve yasaklarını İsrailoğullarına bildirdi. Daha sonra Irak taraflarına gidip insanları dine davet etti.

İbn Kesir: "Bu kıssa da, korkunun kederden kaçıp kurtulmaya bir faydası olmadığına, Allah'ın kaderinden yine onun kaderine sığınılabileceğine dikkat çekilmektedir" der.

Ayet-i Kerimede; "Görmedin mi?" diye sorulması muhatapları hayrete düşürmek ve onların anlatılacak kıssaya dikkatlerini çekmek içindir. Bu Kuran-ı Kerim'in indiği lisanda bir hitap metodudur.

Bu kıssada ölümün ve diriltmenin Allah'ın emri ile olduğu, ölümden kaçısın mümkün olmadığı anlatılmaktadır. Almamız gerelen mesaj şudur: Ey Müminler! Allah yolunda savaşmanız gerektiği zaman ölüm korkusu sizi cihaddan alıkoymasın. Hayat ve ölüm Allah'ın takdiri iledir.

Halid bin Velid (r.a.) sayısız savaşa katılıp, birçok defa yaralandığı halde yatağında ölmesi bize ders olmalı.

Allahu Teala, ölümden kaçışın bir çare olmadığını ve kaderin mutlaka gerçekleşeceğini beyan ettikten sonra, bu Ayet-i Kerime'nin devamında Bakara Suresi 244. Ayet-i Kerime'de Allah yolunda savaşı emretmektedir:

"244. Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, her şeyi işitir ve bilir.245. Verdiğinin kat kat fazlasını kendisine ödemesi için Allah'a güzel bir borç (isteyene faizsiz ödünç) verecek yok mu? Darlık veren de bolluk veren de Allah'tır. Sadece O'na döndürüleceksiniz."